Sabahın köründe gözümü açıverdim. Doktorumun dediği gibi böyle yandan yandan kalkarak küçük balığı rahatsız etmedim…diye başladığım 4.İzmir’li yemek blogu yazarları buluşması‘ nın üzerinden tam altı ay geçti. O zamanlar henüz hamile ve her zamanki gibi tembeldim. Aradan tam 6 küsür ay geçti ve ben 5 aylık dünya tatlısı Duru hanımın annesi oldum. Ama söylemeliyim ki hala tembelim,hala tembelim. Geçen hafta pazar günü düzenlenen, 5.İzmir’li yemek blogu yazarları buluşması’nı anca yazıyorum.

Ay ne giycem, ay onlara ne dicem, ya salakça bişey der de rezil olursam,  ya bana bi yemek tarifi sorarlar da cevaplayamazsam  gibi aptalca fikirlerin kafamda cirit attığı önceki buluşmalardan beri ben de değişmiş olmalıyım ki hiçbiri  yoktu aklımda. Tek düşüncem Duru ağlarsa nerede emzireceğim oldu. Sanırım anne olmak insanı olgunlaştırıyor. Gayet olgun, bir o kadar dolgun, kırmızı bebek arabasındaki sevimli bebeğiyle tepekule A7 kongre merkezine adım atar atmaz onlarca güler yüzlü kadının arasında buluverdim kendimi.

İçeride ilk girişte renkli kolonya’nın bizim için hazırladığı üzerlerinde çekiliş numaralarımızın bulunduğu minik lavanta şişeleri ve nilabella macaron’un rengarenk macaronları vardı. Özenle hazırlanmış ,emek verilmiş çok güzel bir organizasyon olacağının ilk sinyalleriydi bunlar.

Sonra diğer masadaki sevimli siyah kutudan bir kurabiye verildi ellerime. Elinde pembe kundaklı sevimli bir bebek ile gülümseyen siyah dalgalı saçlı ben! üzerinde adım bile yazıyordu. Ömrümde düşünmezdim benden bir kurabiye olacağını ama yapmıştı işte nergismevsimi. Üstelik sadece bana değil tüm bloggerlara, face profillerinde ki resimlere ve kişisel özelliklerine göre tek tek özenle hazırlamıştı hepsini. Buradan çok çok teşekkür ediyorum kendisine.

Masaya geçip diğer blog yazarlarıyla hasret giderdim. Güler yüzlerini hoş sohpetlerini çok özlemişim doğrusu. Bu arada toplantımıza ilk kez teşrif eden Duru benden daha çok rağbet gördü. Kucaktan kucağa masadan masaya dolandı durdu. Her kucaktada kendine yepyeni bir tutam saç yoldu. Burda tüm ablalardan ve teyzelerden özür diliyor. Bana iletmemi söyledi. Üzerimde kalmasın.

 

Her sene yapılan çekiliş. Bu senede yapıldı ve bana 28 yaşım uğur getirdi. İnanlı yapı ‘dan 250 TL değerinde hediye çeki kazandım. Sanırım artık evi boyamanın vakti geldi. Teşekkürler İnanlı yapı. Benim haricimde tüm katılımcılara çekilişten hediyeler çıktı.

– Uğur Mikrodalga Fırın

– İMSE‘den 5 kişiye yemek kursu

– Bademmutfak‘tan 3 kişiye çikolata kursu

– Emsan‘dan 4 adet döküm tava

– Evim.net’ten 4 adet blendır seti

– Ar-yıldız‘dan 3 adet hediye

– Porland‘dan 5 adet porselen sahan

– Dr Oetker‘den 5 adet kek kalıbı

– Feast‘ten 4 adet şemsiye, kitap ve çanta

– Söke Un‘dan Aydan Üstkanat’ın Artmazsa Yetmez adlı kitabı

– Gurmereyon‘dan 5 adet mutfak seti

– Martı Yayınları‘ndan 10 adet kitap

– Chado‘dan 25 adet değişik çeşitlerde aromalı çay

– Ekofit’den (Simon Levent kahve, Fior di Frutta reçel,  Nocciolata fındık kreması, Green Dream çikolata, Le Pain des fleurs markalı organik ürünler)

– Tazemasa’dan 4 adet bakliyat

Pasta, börek ve her türlü hamur işinde özellikle tercih ettiğim Söke markasını aramızda görmek oldukça keyifliydi. Ununu zaten biliyordum. Tam buğday ununu henüz denememiştim. Denediğim zaman tarifini ve yorumlarımı siteye eklerim. Umarım caanım unu heba etmem.

Ykm Home evimize bereket getirsin diye kırmızı narlarından tüm katılımcılara birer tane göndermiş. Ben benim narımı anneme hediye ettim.  Canım annem çok mutlu oldu. En kısa zamanda diğer boylarını da alacağım.

Selva makarnanın hediyeleri oldukça makbule geçti. Evde toplantının bitmesini aç aç bekleyen şeker suratlıma kolaycacık mantı yaptım. Paketin arkasında yazıldığı gibi mantıları 20 dakika kadar kaynattım ve süzdüm.Üzerine bol sarımsaklı bir yoğurt ve tereyağlı bir sos hazırlayarak sofraya getirdim. Tadı enfesti.

Dr Oetker benim oldukça sık kullandığım bir marka.Özellikle puding ve kremşanti karışımlarını çok beğeniyorum. Şimdilerde firma hazır kek, kurabiye ve pasta karışımlarıyla günlerimizi kurtarıp bizi kendilerine hayran bırakıyorlar.

 

PepsiCo firmasının ürünlerine en çok Şeker surat sevindi. Eve geldiğimde, mantıyı yapmadan hemen önce Chetos poşetinin tamamını Lipton ice tea eşliğinde mideye indirdi. Ne diyeyim afiyet bal şeker olsun. Ama göbek neyim olmasın.

 

Kızımın Adının Duru olmasıyla hiç alakası yok. Ben bu markanın hastasıyım. Pamuk annemin özel tarifi pilavı hep Duru başbaşı bulguruyla yapıyorum. Sanırım lezzetli olmasının en büyük sebebi bulgurun oldukça iri olması bu sayede gözede çok hoş görünüyor.

Açıkçası tuz için genel bir tercihim yok. İyotlu deniz tuzu olmasından başka ama Estuz bana o kadar çok tercik seçeneği sunmuş ki hangisinde karar kılacağımı bilemedim. Baharatlı tuz, sodyumu azaltılmış yarı iyotlu yuz, deniz tuzu… Ne diyeyim aklımı karıştırdın estuz. Şimdi ben hangisini seçeceğim. Şaka bir yana soframa tuz olduğun için teşekkürler.

Adını sanını duymadığım bir marka olmasına oldukça şaşırdığım ekofit ürünlerini oldukça lezzetli buldum. Çok fazla reçel tüketmesemde ömrümde yediğim en lezzetli hazır reçel ve hatta ev reçelinden bile güzel olan tek reçel sanırım Fiordi Frutta markalı çilek reçeli. Sen nası bişeysin ya? Bittin bile

 

Benimde üyesi olup yazılarımı eklediğim Bumerang Network buluşmamıza gelmiş, minik hediyeleriyle masalarımızı renklendirmişti. Bence sonraki sene daha aktif rol oynayıp etkili bir konuşmacı yada güzel bir tanıtımla buluşmamızda profesyonelliklerini göstermeliler.

 

Buluşmada emek sarfeden, firmalarla tek tek görüşüp sponsorluk alan, büyük bir özveriyle çalışan komite üyeleri  Sende Pişir, Miskokulu Lezzetler, Hepleziz, Nergis Mevsimi, Dilo’dan Tarifler ve egedentarifler bloglarının yazarlarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hepinizin emeğine,yüreğine sağlık.

Tabi bunca güzel fotoğrafın benim gibi bir yeteneksizin elinden çıkmadığını pekala tahmin etmişsinizdir. Güler yüzü ve  sihirli fotoğrafları ile her anımızı  kalıcı hale getiren Figen Karavaş Photograpy‘ye çook teşekkür ederim.

Önümüzdeki Buluşmalarda görüşmek dileğiyle tatlı kalın.