31
Mart
2014
Pamuk annem mahalle sütçüsünden aldığı sütün 2 litresiyle haftada bir gün bana yoğurt mayalar. Ben o yoğurdu almayı unutsam bile şeker suratlımı arayıp yoğurt mayaladığını ve gelip almamız gerektiğini söyler. Sağolsun bizi hiç hazır yoğurda muhtaç etmez. Alıştık çünkü ev yoğurdunun o yumuşak tadına. O kadar alıştık ki olurda bazen yoğurt mayalayamadığında aldığımız hazır yoğurdun, ufacık bir kasesini bile iki kişi bitiremeyiz. Ev yoğurdunda durum tam tersi olur; her birimiz birer kase yoğurdu midemize mutlu mesut indiriveririz. Son zamanlarda sütçü amca mahallelerine uğramaz olduğu için pamuk annemde hazır yoğurt almak zorunda kalır oldu. Ev yoğurduna alışmış biri için tam bir felaket. Çözümü küçük bir denemeyle hemencik hallediverdim. Bildiğimiz patörize sütten misler gibi ev yoğurdu yaptım.
1 litre pastörize süt
1 yemek kaşığı yoğurt
8
Ocak
2014
Yeni yıl geldiği için mutlu falan olmadım. Dışarıya eğlenmeye gitmedim, arkadaşlarla bir araya gelip gülmekten bi hallere falan girmedim, geçen yıl olduğu gibi PTT ( pijama, terlik, televizyon) olaylarına girmedim. Tüm günü ve geceyi bebeğimle bir odada bakışarak geçirdim. Sanki tüm o altı ay boyunca yaptığım yetmemiş gibi. Mutlu olmadım çünkü 2 Ocak işbaşı…
İlk iş günümde neler hissettiğimden daha sonra bahsederim. Ama şöyle söyleyeyim insanoğlu her şarta uyum sağlıyor. Tıpkı su gibi. Çay bardağına koyunca çay bardağı, sürahiye koyunca sürahi oluyor…
17
Ekim
2013
Herkesin baklavaya ve kavurmaya doyacağı, mutlu, huzurlu, sağlıklı bir bayram ve güzeeelce dinlenebildikleri ya da gönüllerince yorulabildikleri bir tatil diliyorum.
15
Ağustos
2013
Dün itibariyle annelerin en kıvırcığı, en sevimlisi, en iyi terlik atanı, en vefakarı 45 günlük misafirliğini sonlandırmış bulunuyor. Gitmeden hemen önce grip oldu üstelik. Böyle olunca da son iki gün minik Duru’yu sevemedi. Bu yüzden biraz buruk ayrıldı sanırım. Bende de yeni gelin olup baba evini bırakan genç kızın hüznü var. Miniğimle artık yalnızız. Beslenme sonunda gazları bana emanet. Sabah alt değiştirmeleri de öyle. Banyo yaptırırken onu ben tutacağım, maşrapa şeker surata emanet. Terliklerim ayağımdan çıkmamalı ve üşütmemeliyim. Annem sürekli uyarıp bizi kolladığı için rahattım ama şimdi kendime annem varmışçasına dikkat etmeliyim. Kapıdan çıkıp arabasına bindiğinde ağladım bi süre. Sanki farklı bir şehirdeymişizçesine ağladım üstelik. 15 dakikalık araba mesafesinde olsa da özleyeceğim onunla aynı sabaha uyanmayı. Tatlı annem benim. Şimdi biraz tatilini yap, bizim kızcıklarda özlediler seni. Birazda onları azarla. Birkaç ay sonra ben işe başlayınca nasılsa Bal yanak sana emanet. Öpüyorum canım annem.
not: sayende akşamları çay içme alışkanlığına beş yılın sonunda yine kavuştum. Şimdi demlediğim çayı yudumluyorum. Ama harmanımda bergamot daha çok.
26
Mayıs
2013
İmza Karın İzmir buluşması için şeker suratı, 35. haftasında seyreden hamileliğimi ve buna bağlı koca göbeğimi alarak Hayal Kurdum kitabevine gittim bu perşembe. Kitabevinin içi hınca hınç doluydu. Yazarlar, onların aileleri ve kitabını imzalatmak isteyen onlarca insan hep bir aradaydı. Ben ömrümde ilk defa imza gününe yazar olarak gidiyor olmanın acemiliğiyle, yanıma kalem almayı unutmuştum. Görevlilerden rica edince bana kalem sağlamakta gecikmediler ama nedense ilk 10 dakikada ödünç aldığım kalemi kaybetmeyi başardım. Sonrası zaten tam bir hiko klasiği;
-kitabımı imzalarmısınız?
– büyük bir zevkle hemde. Kaleminiz var mıydı?
yada şu şekilde;
kaleminizi ödünç alabilir miyim?
Genelde yazarlardan kitabım için imza alırken oldukça heyecanlanır, kitapta kurduğu her bir cümleyi kafasında tasvir edip sayfalara dökmesine hayran kalır, ağızlarından benim için çıkacak tek bir kelime için baygınlık geçireceğimi düşünürdüm.Hani şu sivilceli ergenlerin castiiiiin diye bağrınmaları gibi, bende yazarın ismini haykırmamak için zor tutardım kendimi. O gün ilk defa bu kadar çok yazarı bir arada görüyor, ilk defa bu kadar çok yazardan imza alıyor ve ne gariptir ki bende onlardan biri olduğum için kitap imzalıyordum. İnsanlık için küçük, benim içinse dev bir adım 🙂
Yukarıda ki fotoğrafı Figen Karavas çekmiş. Tabi resmin güzelliğinden en üsttekinin de ona ait olduğunu anlayabilirsiniz. Bu anlamlı günü kendi objektifinden ölümsüzleştirdiği için kendisine teşekkür ediyorum.