20
Ekim
2012
Sıcak sıcak fırından yeni çıkmış, misler gibi bir yazıyla daha karşınızdayım. Bakın hala üzerinden dumanlar çıkıyor. Ama olamaz! sanırım birşeyler yanıyor ! yanan yazım değil şu tencerelerin altına konan mantar şeyden pis kokular ve alevler çıkıyor. Mutfak her zamankinden oldu. Şeker surat yanıyooooooor diye seslendi hafiften. Artık telaş yok profesyoneliz 🙂 İkeadan almıştım o şeyi, adı her ne ise işte. Dalgınlıkla tencerenin altında unutmuşum. Ama telaşla oldu bitti herşey. Maytapları yakmam gerekiyordu ve acele etmeliydim. Ondan öncede yemek yemiştik, tencerenin olayı bu. hikayeye birleştirmeye çalışayım, şöyle ki;
Dün akşam işten gelip bir önceki günden kalan bezelye yemeğinin yanına pilav yaptım. Kolayca doyurduk karnımızı. Sonra hemen yumuldum şeker hamurlarıma. Ertesi gün dayımlar bize yemeğe gelecek ve biliyorumki o gün ayçanın doğum günü. Şöyle afilli bir pasta gerek prensesime. Aslında herzamankilerden sade bir pasta yapmak istesemde şeker hamurlarına başlangıç yaptığım için bi deneme gerçekleştirmek istedim. İlk başta birşeye benzemese de sonradan şeker şirin bir kız çıkıverdi ortaya. Pastasını erikli ve şeftalili hazırladım.
1
Ekim
2012
Yaşlı teyzeler gibiyim şu sıralar. Sağ dizimde feci bir ağrı var. Gece gördüğüm korkutucu rüyalar yüzünden konunun uzmanı bir doktora muayene olmak isteyince anca çarşamba gününe randevu alabildim. Umarım bir sorun yoktur. Rüyalarım pek hayırlı değildi çünkü.
Türk milletinin öküzlüğünede ayrıca hayran olmamak elde değil. Sabah işe giderken dizimin ağrısından biraz aksıyorum. Üç gün önce iki besili öküz arkamdam “sakat lan bu” dediler. Benimki geçici bir sakatlık olsa da yerimde herhangi bir engelli kardeşim olabilirdi. Kendilerinin tüm donanımları tam olmasına karşın yazılımlarında büyük bir açık olunca böyle demiş olmalılar. Cevap vermeyi abes gördüğüm için susup yanlarından geçerken, içimden saydırmayı ihmal etmedim.
Keki biraz canım sıkılınca yapmıştım. Fıstık ezmesinin mucizeler yarattığının kanıtı oldu. Pamuk annemlerde çat kapı gelince nasiplendiler.
26
Ağustos
2012
sahip olduğum tek şeker hamuru kalıbı, şekilde görünen kalpçikleri hazırlamakta kullandıklarım. Çok acınası bir durum değil mi? Acıdınız mı bana? Cevabınız evetse. “Hem sevaba gireyim, hem gönderdiğim kalıpları kullanarak hiko pastalar yapsın, biz bakalım” diyorsanız bana iletişim bilgilerimden afilli bir mail yollayabilir, Karşıyaka’nın göbeğindeki evime kalıp gönderebilirsiniz. Pastalarımdan yiyebileceğinizi zannetmiyorum ama. İtiraf edeyim. Ben zor yiyorum kardeşim. Vaktim yok. Çalışıyorum ne yapayım. Neyse bunları yazmamın sebebi Rob zombie dinliyor oluşum olabilir. Gaza geldim anlayacağınız. Saat çok geç oldu. veeeeeeeeeee ablanız izne çıktı kızlar. Huhahahaaa izindeyim ve yayıldım.Çal be rob amca zombilerine kurbannnnnn……..
Pastanın içinde hazır pasta kreması var. Ve A101 mağazasının dandik hazır pasta altı. Ben ettim siz etmeyin sakın. Oldukça sert bir keki var çünkü. Yarım litre süt kullanarak ıslatsanız banamısın demeyecek. Öyle de yüzsüz yani. Kullanacaksanız Uno markalı kek altını kullanın yumuşacık. Yok, o yok buralarda diyorsanız mutlaka arka sokağınızda bilemediniz iki sokak ötenizde ki Bim marketinin ucuz kek altından kullanın. Onun keki de fena değil.
Pastanın üzerinde kremşanti var ve ben çok yorgundum. Misafir gelecekti bunu yapabildim. Üzerini dümdüz yapmak istemedim. Çokonat kutusunun üzerindeki eskimeyen ekmek üzeri çikolata gibi dursun istedim. Olmuş ama değil mi?
Bana iyi tatillerrrrr
22
Ağustos
2012
Bol bol el öpmeli, hal-hatır sormalı, baklava yuvarlayıp, çay yudumlamalı enfes bir bayramı daha geride bıraktık. Şimdi kaldığım yerden yazılarıma devam edebilirim. Hazırsanız uçuşa geçiyorum. Aman dikkat, kemerler…
Sosyal medya sağolsun Beyzuşun tercih sonucunu ondan hemen sonra öğrenebilme imkanına sahip olduk. Heyoolar, meyoolar havada uçuşurken doğumgününe denk gelen bayramın ikinci günü için sürpriz parti yapalım dedik. Şeker surat bu bölümde “eveeet yapalım” kısmının söyleyicisi oldu. Bayramın ikinci günü yazık ki nöbetim olduğundan çalışmak zorunda kaldım. Maşallah iş yoğunluğuda pek bi fazla olunca akşam altı gibi eve giriş yapabildim. Elimde merdanem, çıkardım dolaptan şeker hamurlarımı. Ege üniversitesinin amblemini dev boyutta pastanın üzerine yapmaya karar verdim. Herşey iyi güzel ama harf kalıbım olmadığı için, hikocum dedim bileklere kuvvet. Sağolsun yazıcımında bozulacağı tutunca logoyu elle çizmek zorunda kaldım. Çizdiğim logodaki harfleri tek tek keserek harf için kabaca kalıplar elde ettim. . Pudra şekerini masanın üzerine yayarak beceriksizce şeker hamurunu açtım. Kağıttan kesilmiş harfleri şeker hamurunun üzerine koyarak da meyva bıçağıyla harfleri çıkardım. “S,G ve E” harflerinde oldukça zorlandım. Hatta bir kaç kere aynı harfi yapıp bozmak zorunda kaldım.Sonrasında hepsini birleştirdim ve birazcık kurumaya bıraktım.
4
Ağustos
2012
Ne akla hizmetse öğle vakti arkadaşlarla beraber Boyner’in kelebekli ürünlerde yaptığı indirimden faydalanmaya kalktım. Aman ne kargaşa. Sanırsınız dünyanın sonu geliyor da hanım ablalar ekmek stoklarını tüketiyor. Bin türlü takla atsamda elime bir elbise alıp içlerinden sıyrılmayı başaramadım. Tam alıyorum güzel bir bluzu elime, hoooop öbür yanını yavaştan çekmeye başlıyor hanım ablalar. Güya yanlışlıkla el uzatmış olacaklar. Fiyatlar ucuz olmasına ucuzdu ama bomba atsanız imkanı yok alışverişi bırakmayacak psikopat tipler rahat bırakmadılar . Bende Bombastik bişeyler yapayım dedim. İftardan sonra tatlı olarak bu enfes şeyi hazırladım. Tarifi yok. Kağıt helvayı ortadan ayırıyorsunuz. Üzerine hafif erimeye durmuş dondurmayı sürüyorsunuz. Üzerine artık Allah ne verdiyse meyvelerden dilimleyip çikolata sosunu sıkıp servise hazır ediyorsunuz. Hepi topu bu işte. Çok bombastik 🙂