Vişneli tartı Müdehher ablamlar çaya geldiklerinde yapmıştım. Üzerinden koskoca iki hafta geçti. Yazıyı bu güne saklamamın bir nedeni yok. Tamamen tembellikten ileri gelen bir şey. Her güne bir yazı ve bir tarif yayınlayabilmeyi çok isterdim oysa ki. Olmuyor işte olmuyor. Dondurulmuş vişne kutusu ne zamandır buzlukta çığlıklar içerisinde benden bişeyler yap noolur apla diye yalvarıp duruyordu. Ablamların bize gelecek olmasını fırsat bilerek vişneleri yüzmeye çıkardım, suları süzüldüğünde tart için kullanılmaya hazır ve çok mutluydular.

Ev hanımları o incecik baklava hamurlarını nasıl açıyorlar şaşıyorum. Böyle yusyuvarlak incecik hamurları , ellerindeki oklavayla öteye beriye savurarak öyle güzel hazırlıyorlar ki özenmemek mümkün değil. Oysa ben  yeteneksizliğin daniskası. Kalıncana bir makarna hamuru bile açamam. Açmaya çalışsamda benimki yuvarlak falan olmaz. Yamuk bile olmuyor ki size burada tarifini anlatayım. Öyle şekilsiz duruveriyor. Ama ben ne yapıyorum. Hop diye çelik tencerenin birini ters yatırıyorum. Sonra kenarlarını kesiveriyorum . Artan hamurun az birazı mideme.  Annem duymasın, aslında hepsini mideme indiriveriyorum. Sonra oluyor sana yuvarlak mis gibi bir hamur. Makarna hamuru ama. Daha incesi olmuyor, olamıyor. Sanırım sonsuza kadar da olamayacak.

Üstteki tartın hamuru da yukarıdaki tarifime benzer oldu. Bu sefer tancereyi ters çevirip fazlalıkları atmak istemedim. Kalın ve şekerli bir hamur olduğu için pişince harika olacağını düşündüm. İyiki de öyle yapmışım. Yanıltmadı beni. Oldukça lezzetli oldu.Görüntüsünden hamur açmadaki yeteneğim zaten belli oluyorduk daha fazla konuşmayayım yoksa şımarıcam.

Gelelim fasulyenin faydalarına. Tart tarifi üç aşamadan oluşuyor. Aslında biraz zahmetli. En zor tarafıda onca elmayı soymak ve hamuru açmak. Gerisi kolay, hemencecik yaparsınız. Ben yaptıysam zaten siz hayli hayli yaparsınız. Şimdiden kolay gelsin.

Unutkanlığım artık haddini aştı. Doktordan hap neyim istemeyi düşünüyorum. Herşey iki gün önce fotoğraflarını görüpte aşık olduğum havuçlu keki midemde hayal etmemle başladı. O hayaller içerisinde yumurtaları çırpma kabına kırdım, tüm malzemeyi hazırladım ve işte o an evde vanilyamın olmadığını farkettim. Olsun buda geçer fani dünya diyerekten, cevize uzandım. Meğersem, boş poşeti tutuyormuşum rafta. Yani bir o kadar da tembelim. Tabi siz bunu zaten biliyorsunuz. E tembelim, unutkanımda bu kekimsi şey ne olacak pişince? Hadi kızım dedim, madem vanilya yok içine mürdüm şurubu katıver. Ne alakaysa ? Madem şurup da kattın azcık renk gelsin diyerekten yarım bardak kadarda damla çikolatayı salla içine. Birde annenin yaptığı gibi kakaoyu 2 kaşık…. Ohha dur orda! O ne ya? ben sana 2 kaşık dedim, sen poşeti yarıya indirmişsin. Oldumu şimdi böyle? Sonra da bu kek neden çirkin oldu de. Aferim çok güzel oldu. Alkış. Elleri görelim. Böylelikle, havuçlu kek ile başlayan hayalim, dandik, kapkara, fazla tatlı bir kek ile son buldu. Ama yılmadım pes etmedim. Ertesi gün işten eve dönerken o evde olmayan cevizi ve vanilyayı kapıverdim marketten. Yeniden yumurtaları kırdım malzemeleri hazırladım, havucu rendeledim içine balda attım, muffin kaplarına döktüm önceden parmakladığım kek hamurunu. Çok lezzetliydi doğrusu. Öhöm Öhöm. Sonra fırına şutladım hepsini. İşte o an cevizle gözgöze geldim. “Aplaaaaaaa” dedi bana, acıklı acıklı. Beni neden unuttun?

Cumartesileri işe gelmekten nefret ediyorum. İş gereği konuştuğum herkese içimden saydırıyorum. Lanet olsun! benim burda işim ne?. Şimdi göbeğimi yayıp misler gibi kitap okuyabilirdim. Hayır bide uyuz olduğum kardeşimi arayıp ne yapacaksınız diye sorduğumda. Böyle ağzını yaya yaya bana demesin mi. Biz kızlarla buz patenine gidiyoruz diye. Banada haber vermemiş kot kafalılar. Ben böyle gözümü bilgisayarın dev ekranına kilileyip faremi dürttürürken, bunlar gidip paten kayacaklar fıyyt fuyyyt diye. Olcak iş mi şimdi bu be? Hikocum çalış sen çalış. Akşam eve gidince de smitten kitchen aldığın rus sharlotkasından yapıver. çünkü seni sadece yemek yapmak paklar. Bu kızlara kaldı mı işin zor senin.

Mutfak dünyasının en fazla soru işareti barındıran çıkmazlarından biriyle karşınızdayım. Tart nedir? turta nedir? İkisini uzaktan görürsem nasıl tanıyacağım diye endişelenmenize gerek yok. Yakasında kırmızı karanfil olmasa da tanıyabileceğiniz şekilde anlatacağım.  ilk olarak Turta kardeşten başlıyorum anlatmaya: üzeri hamurla kaplı meyveli veya kakaolu pastadır bu turta. Turta kalıbında pişer ve hamuru kenarlarına doğru eğimli olarak devam eder. Üzerine genellikle kafes şeklinde yada tamamen kapatılarak bir hamur serilir, bu tabanında kullanılan hamurdur. İçine krema ve meyveler konulur. Biraz kalıncadır hamuru. Ayrıca bazen kendisine pie diyenlerde vardır.
Tart ise üzerine yine meyveler konan daha ince hamurlu, kenarları düz inen bir nevi tatlı ve meyveli pizzadır.  Fransız olmayın diye fransızca “tarte” kelimesinden geldiğinide söylemem gerekir.