Üç günde bir tarif yayınlarken, iş yeri harici klavyeye pek dokunmayınca düz yazı yazmakta dahi zorlanır oldum. Tıp dilinde  bunun adı yazar tutulması ve ben bizzat bununla karşı karşıyayım. Havan batsın üç kek tarifi verince yazar mı sandın kendini diyebilirsiniz. Ve pekala haklısınız. Her şey çok yavan geliyor son zamanlarda.  Ben ise dün olduğu gibiyim vallahi. Size de tavsiye ederim.

Hiç …

Fotoğrafta görmüş olduğunuz ise mandalina soslu trileçe. Gerçekten çok lezzetli. Koca bir tepsiden geriye kalan son dilim. Ben fotoğrafını çekene kadar diğer dilimler çoktan midelere inmiş olduğu için tüm gözler onun üzerinde. Herkes tek bir yürekmişçesine aynı duyguları paylaşıyor;

Belki o son dilimi yemem…

Ama yiyeceğim kesinlikle. Hiç bekletmeden. Yanına çay bile gerekmeyecek. Hooop. Kıskanç bakışlar altında yutuyorum her bir lokmayı. Üzgünüm başka kalmadı. Tarif isteyenlere adresim belli demiştim. Çok fazla geciktirmemeliyim;

Ek gıdaya geçiş yaptığımızdan beri bal yanak için bol enerji ve vitamin kaynaklı mamalar hazırlamaya çalışıyorum. mamalara  ya meyve püresi yada devam sütü ekleyerek lezzetli hale getirmeye çalışmak ve benim için bile lezzetli sayılabilecek gıdalar hazırlamakla geçiyor tüm zamanım. Öyle ki sırf bu sebeple bal yanağın yemediği her kaşık benim bünyemde yeniden ona süt olmak üzere evriliyor. Sen yemezsen ben yerimcilik yapıyorum. Çöpe atmak yok!

Amaç bell,i zaten az yenilen öğün için maksimum vitamin ve enerjiyi sağlayabilmek. Öğünlerin ne zaman verileceğine ben karar versem de ne kadar yenileceğine dair seçimi bal yanağa bırakıyorum. Kafasını yana çevirip mızıldamaya başladı mı yedirmeyi kesiyor minik ağzına zorla tıkıştırmaya çalışmıyorum. Pes de etmiyorum ama. Çoğu zaman 5 dakika sonra tekrar aynı mamayı 2-3 kaşık dahi olsa yediği oluyor. Sonrası malum, kalanlar mamalar hikonun mideye.

Avokodo bu besinleri hazırlarken sık kullandığım bir meyve. Zaten yumuşacık olan yapısı sayesinde tek çatal darbesiyle cıcığı kolayca çıktığı için uğraştırmıyor,  devam sütü ile oldukça lezzetli bir mamaya dönüşüyor ve en önemlisi o kocaman yeşil bir mucize. 1 dilim biftekten daha fazla enerjiye sahip, oldukça zengin bir yağ ve lif deposu tüm bunlar  yetmiyormuş gibi C, E, K, B6, Folik asit, riboflavin, niasin, pantotenik asit ve potasyum vitaminlerini de içeriyor. Daha ne olsun?

Daha önce 3 gün kuralını uygulayarak bebeğinize verdiyseniz bu marifetli meyveyi , devam sütü ile karıştırarak mama şeklinde hazırlayabilisiniz. Tarifi vermek yerine olgununu nasıl seçeceğinizi anlatmayı daha faydalı buluyorum. Aksi halde henüz olgunlaşmamış avokadoyu yiyerek pötürleşen dilinizle  konuşmaya çalışmak işkencesine katlanmak zorunda kalacağınızı hatırlatmak isterim. Koyu yeşil kabuk genellikle olgunlaşmış avokadoyu işaret etse de riske girmemek için avucumuza alıp hafifçe sıkarak yumuşaklığını hissediyoruz. Eğer avokadonuz olgunlaşmamış ise üzülmeyin oda sıcaklığında 3-4 gün içinde kendi halinde takılarak yumuşayacaktır zaten.

Bu mübarek meyve bal yanağa fayda sağladığı kadar bol yağlı çıtır çıtır bir cips ile biz topan midelere  gayet te zararlı olabiliyor. Bu kadar sağlık deposu bir meyveyi bu kadar sağlıksız olarak tüketmek, esefle kınanacak bir durum olsa da tadı bizi bitiriyor efendim. Bayılıyoruz kendisine tabaklarca yemek bana bana bi hal olmak istiyoruz.

Yapılması gereken gene çok basit avokadoyu ez, limon sık, sarımsakları döv,karabiber ve tuz ekle. Ban bana yiyebileceğin dip sosun hazır. E tabi birde bunun Guacomole sos olarak sunulması var ki oda belki başka bahara.

Kış hazırlıkları birçoğunuzun evinde tüm hızıyla sürüyordur muhakkak. Ben çalıştığım için uğraşmaya pek fırsatım olmuyor ne yazık ki. Oysa bende isterdim şöyle kuşbaşılı patlıcan dolması için patlıcan kurutmayı, domatesli makarna için şişe domat yapmayı. Ama dedim ya fırsatım olmuyor. Çalışınca hazır dondurulmuş gıdalara hücüm etmek zorunda kalıyorum soğuk kış günlerinde.Neyse ki benim dünyalar tatlısı pamuk annem var. Kendi elleriyle yaptığı dondurulmuş ürünlerden, banada muhakkak verir. Sonra sık sık tembihler “bitti mi söyle tamam mı” diye. Bazen evine gittiğimde, hayır pamuğum buzlukta var daha bitmediler henüz desemde fasülyeydi, bezelyeydi bir poşete doldurur elime tutuşturur. İzmirlilerin yani bizlerin şişe domat dediği domates sosunuda her yıl o yapar ben yerim. Adaletsiz oluyor böyle benim için çok zahmete giriyor biliyorum ama. Seviyor bunları hazırlamasını. bende çok seviyorum onun o pamuk nurlu elleriyle yaptıklarını.

fotoğrafa baktığınızda dibinizin düştüğünü biliyorum. Birçoğunuz şu an monitörünü yalamaya çalışıyor olabilir. Saklamanıza gerek yok.Biliyorum çünkü. Hepiniz aynı sebeple  bu abidi gubidi sözlerimi okuyorsunuz. Bu enfes şeyin tarifi için buradasınız değil mi? Sizi bekletmeye niyetim yok. Hazırsanız başlayalım. Önce aşağıdaki malzemeleri sos için ediniyorsunuz.

3 kocaman diş sarımsak

3 yemek kaşığı ev yoğurdu

1 tatlı kaşığı acı biber salçası

1 tatlı kaşığı domates salçası

tuz

 Malzemeleri tamam ettiyseniz şimdi sosu hazırlamaya geçebilirsiniz. Yapmanız gereken sarımsağı soyup bir güzel dövmek. İyice sersemlemiş sarımsağı sonrasında diğer malzemelerle bir araya getirip çırpmak. Ben bunun için el blender inden yardım aldım. Şimdi elinizde pembemsi  bir sos var. Bu tavuk etini marine etmeye başlayabiliriz anlamına geliyor. Yani ne yapıyoruz. 2 tabak tavuk kanadını bu pembe sosa bir güzel buluyoruz. 2-3 saat kadar dolapta beklettikten sonra pişirmeye geçebilirsiniz.

Bugün mesai bitimine yarım saat kala çok sevdiğimiz arkadaşlarımızın bize Karşıyaka’nın basket maçını izlemeye geleceklerini öğrendim. Koşa koşa eve vardığımda; maçın yanına cips, cipsin yanına sos yakışır diye düşünerek hemen bu tarifi yaptım. Maçı karşıyaka 5 sayı farkla kaybetti ama midemiz bayram etti doğrusu.

1 bardak yoğurt

100 gr labne peyniri

1 dal yeşil soğan

1 diş sarmısak

kuru nane

kırmızı pul biber

kekik

tuz

Yoğurdu , labne peynirini diğer tüm malzemelerle karıştırıyoruz içerisine dövülmüş sarımsağımızı da ekliyoruz. Önümüzde cipslerimiz, karşımızda maçımız, yanımızda dip sosumuz bana bana yiyoruz. hadi bakalım afiyet olsun.