23
Temmuz
2012
Ramazan ayı bereketiyle başladı. Temmuz sıcağında uykunun en tatlı yerinde kalkıp sofra hazırlamak oldukça zor geldiği için küçük bir uygulama geliştirdik. Buna göre, sahuru hazırlama işi hafta sonu üç gün için şeker suratın , geri kalan dört gün için ise benim. Şeker surat üç günlük görevini başarıyla yerine getirdi. Bu gece sahur hazırlama vakti bende. Konunun, bu enfes görünümlü galette ile hiçbir bağlantısı yok ama ben genede yazayım dedim. Galette ye gelince daha önceki tariften hatırlayacaksınız; hamuru iki eşit parçaya böldürmüştüm. Bu hamurun diğer parçasını kullanarak farklı meyvelerle hazırlayabileceğiniz bir tad. Yanına vanilyalı dondurma çok yakıştı. İftardan sonra kendinizi şımartmak istiyorsanız , haydi bakalım şımarık şeyler marş! marş! doğru mutfağa:
29
Haziran
2012
Terliklerimizden fırlamış ayaklarımız yere basar halde koşa koşa giderdik bakkala. Buzlaş bizim için yaz aylarının vazgeçilmezi olsa da annemizden hep azar yerdik” pis kızım o, almayın şunu” derdi hep. Ne cuçi nede ben anne sözünü dinler her seferinde bakkalın yolunu gizli gizli arşınlardık. Şimdi büyüdük. Ayağımızda koşmaktan habire dışarı fırlayan terliklerimiz, çırpı bacaklarımızdan kaymasın diye sürekli çekiştirdiğimiz taytımız, aralıklı garip dişlerimiz ve kulağımızda annanemizden hatıra yünden küpelerimiz yok. Ama hala çok seviyoruz buzlaşı. İtalyanlar da seviyor olacaklar ki farklı bir adla karşımıza çıkıp bu Granita diyebiliyorlar. Granita yada Buzlaş ikiside aynı anlama çıkıyor sonuçta; gizlice yenen şekerli meyveli buz. Bunları yazarken benimki su oldu, ama yılmak yok yeniden dondurup afiyetle mideme indireceğim.
2 dilim karpuz
2 yemek kaşığı şeker
süslemek için nane
Şanslıyım ki pamuk annem bana hediye olarak meyve sıkma makinesi aldı. Karpuz dilimlerini bu sayede zahmetsizce posasından ayırabildim. Sizin makineniz yoksa bileklere kuvvet demekten başka çare yok.
25
Nisan
2012
Dün öğle yemeği vakti işyerinden arkadaşım Yiğit bana 5 tane tazecik enginar getirdi. Güzeller güzeli eşiyle hafta sonu tarladan kendileri toplamışlar. Benim gibi bir kaç hanımçeyede getirmiş üstelik. Sen kalk taaa Çeşmelere gezmeye git, birde biz Egeliler için hazine değerinde enfes bir sebzeyi buralara kadar getir. Poşet güler yüzlü Gülçin ablanın vasıtasıyla elime tutuşturulduğunda yanlış kişiye getirmiş diye düşündüm. Çünkü ömrümde hiç enginar temizlememiş ve yemeğini yapmamıştım. Hiç enginar yemeği yapmamış biri olarak biraz daha riske girmeye karar verdim. Enginar tatlısı yapacaktım. Tabi söylediğim herkes burun kıvırdı. Ziyan edeceksin güzelim enginarları dediler. Her zamanki gibi önce gugıl amcama sordum: Kusuruma bakma hikocum “3.Ege mutfak Zirvesi” tatlı kategorisi birincisi bu güzelliğin, bende fotoğrafı da tarifi de yok dedi. Ama yılmadım internetteki videolara bakarak güzelce temizledim yapraklarını ve enfes kalbini ortaya çıkardım. Denemek için 2 tanesi yeterli gelecekti. Biri bana, biri şeker suratlıma. Bundan sonrası doğaçlama gelişti, kabak tatlısı yapar gibi pişirmeye çalıştım ama 2 tane enginar kalbi için fırını çalıştırmayı gereksiz gördüğümden ufacık bir tencerede biraz su ve portakal kabuğu ilavesiyle pişirdim. Soğuyunca da dondurmayla servis ettim. Tadı enfesti. Enginarla ilgili aman bunun tatlısı mı olurmuş gibisinden tabularınız varsa kenarı atmanın vaktidir. Çünkü enginarın tatlısı oluyor. Hatta siz isterseniz pastası ve dondurması bile olabilir ne dersiniz?
30
Mart
2012
Misafire ikram edilebilecek çok fazla şey bilmediğim zamanların birinde. Güzel yüzlü Özlem bana bir tarif gösterdi; irmik tatlısı. Kolay ölçülebilecek, hemen bulunabilecek malzemelerden yapılan bu sütlü tatlıyı çok seferler yemiştim elbette. Ama annem dururken bana yapmak düşmediği için merak edipte sormamıştım nasıl yapıldığını. Dedim ya Özlem bana tarif etti diye. Aslında sırf tarifini vermekle kalmadı, geçti mutfağın başına, benden tencereyi ve malzemeleri istedi, başladı yapmaya. Herşeyi tüm ayrıntısına kadar anlattı üstelik. Nasıl anlatmasın kıza sorup duruyorum boyna;
28
Ocak
2012
Lanet olası pencereleri silip o gerizekalı perdeleri astım. Hala yapmam gereken işler var. Nefret ediyorum temizlik yapmaktan. Cumartesimi bu işe adayıp sonra pelte gibi koltuğa yığılmayı istemezdim oysaki. Herşey yeğenimin hiko abla sizin perdeler ne renk demesiyle başladı. Şimdiyse her taraf klorak, arapsabunu ve yumuşatıcı kokuyor. Neyse ki günümü böylesi gıcık şeylerle sonlandırırken midemi ihmal etmedim. Ona enfes bir tatlı yaptım ki bari o mutlu olabilsin. Hakkı değil mi?