10
Eylül
2012
Oldukça hafif bir yemek yapmalıyım dedim dün kendime. Hem kolay olsun , hemde lezzetli, etin yanınada yakışması gerekliydi üstelik. Aradığım tarifi lezzet dergisinin web sitesinde buldum. Hazırlaması 15 dakika sürdü. Sitesinde 20 dakikada hazırlanabileceği söyleniyor. Elim çok hızlıdır vesselam çabucak hazırlayıp fırına bıraktım pişmesi için. Hani şöyle yelpaze şeklinde olmasada küp doğra malzemeleri karıştır ve toprak güveçte pişir gibide yapılabilir. Ben orjinaline sadık kaldım. çok sadık bi insanımdır.
2 yelpaze için
2 bostan patlıcanı
1 orta boy domates
2 kare dilim beyaz peynir.
2 diş sarımsak
2 çay kaşığı kekik
yarım çay bardağı maydanoz
çok az karabiber
tuz
veeee zeytinyağı
Sarımsağı iyice dövüp canını çıkarıyoruz. Üzerine zeytinyağı,tuz karabiber ve kekiği ekliyoruz. Domatesi 6 eşit halka olacak şekilde dilimliyoruz.Peynirlerin herbirini üç eşit parçaya bölüyoruz. Sarımsaklı sosun yarısını peynir ve domateslerin üzerine sürüyoruz. Kalan yarısını patlıcanlar için ayırıyoruz.
13
Haziran
2012
Kolay , kolay olduğu kadar lezzetli bir tarifle karşınızdayım. Yorgun argın eve döndüğümde dağdan toplanmış mis kokulu taze kekiklerimi kullanabileceğim bir yemek düşlerken aklıma bu geldi. Hah! olana bak çorabıma uygun elbise almalıyım yazısı gibi oldu. Kekiğe zeytinyağı gider, zeytinyağına domates, domatese sarımsak, e bu kadar güzelliğe de bir kabak ,patlıcan ikilisi yakışır diyerekten geçtim mutfağın başına.
18
Nisan
2012
Sağlık sorunları sebebiyle yazılarıma ufacık bir ara vermek zorunda kaldım. Ben ve eşim sağlıklı ve dinciz meraklanmanıza gerek yok. Hastamızda iyileşti zaten, yaşlılıkta böyle şeyler olabiliyor. Öyle ters bir zamanda oldu ki bu. Gitmeyi çok istediğim bir düğün benim için imkansız oluverdi. Oysa bi kardeşlerimin , bi çok yakın arkadaşlarımın birde bizim deli saçlının düğününe gitmek istiyordum şu dünyada. İşten izin alıp ev temizliğine bile gitmiştim. Tabi bu çok fazla uzun sürmesede gitmiştim sonuçta. düşünün bir tembel hiko ev temizliği için işten izin alıyor. of ya’ siyah ve beyaz, arkası kurdelalı enfes bir elbise almıştım. saçlarımı atkuyruğu toplatacak hafif bir makyaj yapacak ve bootielerimi giyecektim. Olmadı işte olamadı. Sanırım o elbiseyi başka hiçbir yerde giymem. Aklıma gelince çok üzülüyorum çünkü. Uff ya. içim şişti bir haftadır. Öyle şiştimki yer yer sağanak halinde ağlıyorum. İçimdeki şişikliği kabağa vurmayı denedim ağlamaklı ekşi suratımdan daha güzel bir sonuç ortaya çıktı. Yedik sonra onu. Ve hiç değilse doyduk. Yoğurdumuzda vardı. Ben ağlamadan önce yazımı sonlandırıyorum. O tonton kabakları nasıl doldurdum onu yazayım şimdi
11
Nisan
2012
Tam demişken yaşasın bahar geldi. Dışarıda yağmur yağıyor. Hazırlamıştım kendimi dondurmalı tatlılara, akşamın bi köşesinde Bostanlıya yürüyüşlere. Çıkarmıştım yazlıklarımı, yerleştirmiştim özenle dolaptaki yerlerine. Sonra demiştim kendime biraz daha somon rengine ve mint yeşiline ihtiyacım var. Şakır şakır yağmur yağmaya başladı. İş çıkışı Bospa ya bile gidecektim bir çarşamba günü. Karşıyaka’nın bütün kokonaları oradan giyiniyor diye. Bende az kokona sayılmam yani. Ama sadesinden. Çok öyle dikkat çekmeyi sevmiyorum. İnsanlar yüzüme baktıklarında kıl bile oluyorum bazen. Ama kızlar baktımı başka. O zaman diyorum ki bak hiko bu seni kessin kıskandı. 😈
Hazır kıskançlıktan açılmışken konu, ıspanağın bile kıskanacağı enfes bir yemek yaptım dün. Aslında pazıya ve ıspanağa, zeytinyağlı yapıldığında klasik olarak pirinçte atılır ki topraklı tadı biraz olsun hafifleyebilsin. Ben bunun yerine bulgur ekledim. Pamuk annemin yaz mevsiminde kendi elleriyle yaptığı şişe domatesi ve öncü biber salçasını da katınca tadı enfes oldu. Ohh misler gibi. Kıskananlar çatlasın.
30
Mart
2012
Bahar dolayısıyla kendimi tembel hayvan gibi hissediyorum. Kitap okurken uyuyakalıyorum, yemek masasını topladıktan sonra koltuğa yığılıveriyorum, gözlerim hep yarı kapalı, uyuklar vaziyette. Ben böyle biri değildim oysa ki . İşten döndükten sonra ikram edilecek yemekleri pişiren, üzerine pastasını, tuzlusunu cartını curtunu hemencecik hazırlayıveren, ardından on beş kişilik aç bir kafileyi, sofrasına buyur edebilen biriydim. Gecenin sonunda mutfağı toplayıp yatarken kemiklerim sızlıyor olmasına rağmen ertesi güne dinç uyanabilirdim. Bu bahar yorgunluğu mahvetti beni. Hiç bir şey için heves etmiyorum. Şeker suratlım, benim yerime tüm yemekleri yapacak olsa bile sesimi çıkartmayacak kadar hemde. Bu yüzden her zamankinden basit yemekler yapıyorum. Fotoğrafçılıkla ilgili dersleri takip etmeyide savsakladım. İyice asılmazsam bu işi öğreneceğim yok. Böyle olunca da blogda hep eciş bücüş fotoğraflar yer alacak. Sihirli bir değneğe yada güzel bir tatile ihtiyacım var. Of allahım off. Sizinde canınızı sıkmış olmalıyım. Bu yüzden çok özür dilerim. Yazmaya eğlenceli bir hikayem olsun isterdim oysa. Hikayem olmasada size mercimekli patatesi anlatabilirim. Elimde şimdilik bu var çünkü.