21
Temmuz
2011
kimsenin hiç bilmediği birşeymiş gibi ukalaca size kabak ve patlıcanı nasıl kızarttığımı süslü cümleler halinde anlatacağım. o kadar ileri gideceğim ki bu cümlelerde, size; sebzeleri yıkamayı unutmayın yada onları alacalı soyun gibi laflarda edeceğim. hatta siz sanki hiç bilmiyormuşsunuz gibi alacalı soymanın aslında sebzeleri enlemesine birer parmak arayla soymak anlamına geldiğinden de bahsedeceğim. Diyeceğim ki kızartma yağını zeytinyağından kullanın ve ayçiçek yağını hayatınıza sokmayın. Yok yea! da diyebilirsiniz pekala, ama sonrasında mideniz uf olabilir yada doksanlı yaşlarınızı göremeden veda etmek zorunda kalabilirsiniz sevdiklerinize. Siz beni bırakın ben devam da ederim aslına bakarsanız , Devam ederim ve size kızartma yaptığınız yağı bol tutun da derim. Sebzeleri soyduktan sonra dörde bölerek kızartında derim. Derim de derim anlayacağınız. Cümlemide en son sarımsaklı yoğurtla bitirir ve bana bana yerim kızarttıklarımı. yiyim dimi?
13
Temmuz
2011
Taze fasülye yemeğini pek çoğumuz biliriz muhakkak.Ancaaak mükemmel olması için bilmeniz gerekende iki şey var. Öncelikle pazara gittiniz, gel çoccumm bak sana şu kadardan vercem sözlerine aldırmayın çünkü bu teyzeler sizden önce tezgahın önünden geçen herkese böyle dediler. Yürüyün ye canlı yeşil, kadifemsi görünüşü olan, incecik fasülyelerin bulunduğu tezgahın önünde durun. Daha önce bir meraklının kırmış olduğu yarım fasülyeyi görebilirsiniz. Onu alın bir kere de siz kırın. Fasülye tazeyse esnemeden hemencecik kırılıverecektir, hele de sulu bir çıtt sesi duyduysanız taze ve lezzetli fasülyeyi buldunuz demektir. Gelelim ikinci mevzuya. Bu tabiki hormonsuz ve sulu kıpkırmızı bir domates. Onu nasıl bulacağımızı hepimiz biliyoruz. Biliyoruz ama bulan varsa banada yollasın çünkü ben bulamadım. içinde beyaz bir çeperi olan yumuşak ama susuz bir domatesle yaptım yemeğimi. Ama bu yemek o kadar lezzetli oldu ki sulu bir domatesle ne mükemmel bir tad yakalayacağımı düşünmeden edemedim. Daha güzel bir domates bulursam tekrar tekrar yapacağım, yaz ayları için mükemmel olabilecek bir yemek. Domatesiniz güzelse fasülyenizde tazeyse hazırsınız demektir. Hadi baklım mutfağa;
6
Temmuz
2011
Tam tembel işi bi tarif vereceğim sizlere. aslında bu tarifi portakal ağacından aldım. Yani attım tuttu dersem olmaz şimdi. Basit işte çok basit bir yemek. Yapmazsanız olmaz türünden bişey. Sebzeleri doğrayıp tencereyi ocağa koyuyorsunuz. Sonrada ayaklarınızı uzatıp pişmesini beklerken tivi izliyorsunuz. Hepsi bu kadar… Nasıl mı? Şöyle ki;
8
Haziran
2011
Eşim kızartmaya bayılır. Bayılır bayılmasına ama fazla kalori ve yağ bize elbet geri döner. İşte bu yüzden çok yapmıyorum. Ohoo ben inceciğim bu suyuna ekmek banılasıca tarifi söylede midemiz şenlensin diyorsanız. Annemden size güzel bir tavsiye var. Kızartma yaptınız o canım patatesler ve diğer sebzeler arttı. Patatesi bilirsiniz ertesi güne kaldımı yenmez. Bu yemek tamda derdinize derman olacak nitelikte. Kızartılmış sebzeleri tenceremize koyuyor ve üzerine domates rendeliyoruz, kısık ateşte domatesler eriyene kadar pişiriyoruz. İşte bu kadar basit.
2
Haziran
2011
Pixar’ın mükemmel animasyonu ratotouille yi izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. kendimi animasyondaki fare Ramy’ye benzetiyorum. Benim içinde insanlar bu yemek yapamaz. yapsa yapsa uyuzluk yapar, haylazlık yapar, şımarıklık yapar ama yemek yapamaz diyorlardı. Zavallı Ramycik içinde öyle dediler sen faresin uzak dur böyle işlerden, gel lağımımızda cirit atalım dediler o dinlemedi. Ama iyikide dinlemedi yoksa bende bu yemeği yapabilmem için merak uyandırmamış olurdu. Hem bir fare bile yemek yapabiliyorken benim yapamamam ayıp olurdu öyle değilmi?. Filmin en hasta kaldığım sahnesi sivri burunlu gurme ego, önüne gelen ratotouilleden bir çatal alıp kendi çocukluğuna flashback yapılan sahnedir. Ardından şöyle bir eleştiri yazar makalesinde : ” eleştiri yapmak pek çok açıdan kolaydır. yaptıkları işi ve kendilerini, beğenimize sunan insanlarla kıyaslandığında keyifli olduğu kadar rahat bir konuma da sahibiz. olumsuz eleştiriler yazmak ve yazılanları okumak zevklidir. ama mükemmellik takıntısına sahip olan bizlerin, yani eleştirmenlerin yüzleşmesi gereken acı gerçek şudur ki, eleştirilerimizde tadını iğrenç olarak nitelediğimiz şeyler, başkaları için muhtemelen daha büyük anlamlar içermektedir. ama bir eleştirmenin, elini taşın altına sokmasını gerektiren zamanlar vardır. ki bu da, yeni bir şey keşfedip onu savunmaktır. yeni yetenekler ve yeni buluşlar çoğu kez kabul görmez. yeninin dosta ihtiyacı vardır. dün akşam, hiç ummadığım biri sayesinde tek kelimeyle olağanüstü bir yemek deneyimi yaşadım. şunu söylemeliyim ki, hem yediğim yemek, hem de yemeği hazırlayan kişi, yemek sanatı hakkında edindiğim sabit fikirlere küçümseyen gözlerle bakmamı sağladılar. beni ta derinden sarstılar. geçmişte, şef gusteau’nun meşhur sloganı olan “herkes yemek yapabilir” fikrini küçümsediğim bir sır değil. ama şu ana kadar, tam olarak neyi kastettiğini fark etmemişim. herkes büyük bir sanatçı olmayabilir, ama büyük bir sanatçı her yerden çıkabilir. şu anda, gusteau’nun mekanında aşçılık yapan dâhilerden, daha mütevazi olan birini hayal etmek oldukça zor. eleştirmenin fikrini sorarsanız, kendisinin fransa’nın en iyi aşçısından aşağı kalır bir yanı yoktur. yakında, daha da fazlası için, gusteau’nun mekanına yeniden gideceğim. harika bir geceydi. hayatımın en mutlu anıydı. ama hayat hakkında tahmin edilebileceğiniz tek şey, önceden tahmin edilemeyecek olmasıdır.” İşte bu sahnede, ahanda bu yemeği yapmazsam çatlarım dedim. Sizde çatlamayın o filmi mutlaka izleyin. Yemeğide mutlaka yapın.