15
Ağustos
2014
İki avuçluk mini minnacık bir bebekken şimdi kocaman oldu Balyanak. Yada bize öyle geliyor olsa gerek , çünkü her gören “ayy! ne minnaaakk”, “kaşık suratlıı” gibi küçümenlik belirten sevgi sözcükleri sarf ediyor. Bizim kız hakikaten pek küçük, zayıf ve oldukça iştahsız ama tüm bu olumsuzluklara rağmen de oldukça sağlıklı ve kımıltılı. Yerinde durmuyor. Annesinin kızı olacak gibi. İşte bu minnak hanımın iki ay önce doğum günüydü. Böyle romantik bi yazı yayınlamıştım sitemde, ağlayanlar olmuş. Ama ağlanacak bir şey yoktu ki yazımda. Tuşlara her basışımda kalbimde kelebekler uçuyordu. (Midede ki kelebekler aşık olunca) Çok mutluydum anlayacağınız. Tabi çok da yorgun. Şeker surat , balyanağın doğum günü partisi için pembeli bişeyler yapalım tamam mı deyince geri çevirmedim. Hepsini gene kendim hazırlamak isteyince de bittim.
Tema olarak, tıpkı odasında olduğu gibi sevimli hayvanlar yapmayı istesem de şeker surat: pembeli bir şeyler olsun deyince geri çevirmedim. Doğru ya “kızıma pembe giydirmem”, “toplumun biçtiği kaftana girdirmem” diye direten ben zaten pes etmiş durumdayken bu oldukça gereksiz bir çaba olurdu. Çünkü kızlara pembe yakışıyor arkadaş! Ama çok da pembe olmasın diyerek araya sevimli kuşlar eklemeye karar verdim.
İlk iş doğum günü partisi için liste yapmak oldu:
Listeyi ilk hazırladığımda ayvayı yiyeceğimi anladım. Çünkü önümde sadece 2 hafta vardı ve hepsini tek tek kendim hazırlamalıydım. İlk iş olarak keçeden içi silikon elyaf dolu sevimli kuşlar diktim. 5 tane kadarı tavandan sarktığında yeterli gelecekti. Bunlar için 1 gece uğraştım.
Fotoğrafları çıkarmak,tülleri ve diğer malzemeleri almak zor olmadı. Martha stewart balonları yapmak için gerekli olan pelür kağıdı ve kurabiyeler için kuş kalıbı hariç. Pelür kağıdında, Kemeraltı bile derdime çare olamayıp sadece beyaz renklisini elde etmemi sağladı. İnternetten sipariş verilebiliyordu ama kiloluk kağıtla ne yapacaktım. Bana oldukça fazlaydı. elim mahkum balonları tek renkle hazırladım. Yapımları uzun sürmüyor ve oldukça güzel görünüyor. Ancak tütü yapımı hakikaten zordu. Daha elime makas alıp, keçe harici kumaş kesmemişken tütü yapmaya çalışmak pek zeka işi değildi. Zaten 3. makas darbesinden sonra vazgeçtim. Amaaan dedim yemişim ana-kız tütülerini balyanak beyaz giyer bende beyaz bir bluz giydim mi tamamdır.
Etiket şablonlarını
6
Ağustos
2014
Kapı kapı gezip, bol bol el öptüğümüz, buna rağmen 5 kuruş harçlık toparlayamadığımız bir bayramı daha geride bıraktık. Ramazanda bir iftardan diğerine sürüklenen tombiş bedenlerimiz, şimdilerde aileden gelecek yemek teklifini bekler oldu 🙂 eskiden evde yemek yapmak benim için zevk iken şimdilerde yük gelmeye başladı. Sahi demiştim bunu değil mi? Yemeklerimi daha da pratikleştirmenin yollarını ayırıyorum. Onları ne kadar hızlı yaparsam balyanakla o kadar verimli vakit geçirebilirim demek oluyor bu. Bazen yemek yaparken onu mama sandalyesine oturdup maymun anneye dönüşüyorum, o zıplamalar sallanmalar eşliğinde yemeğimi yaparken tatlı minik kahkahalarda bana eşlik ediyor. Yanlış anlaşılmasın tehlikeli hareketler değil bunlar. salatalığı soyarken kabuğundan bıyık yapıp ce-e demek, tenceredeki yemeği karıştırırken hafif hafif sallanmak, buzdolabından domatesi çıkarırken yere düşüreceğimi bile bile akrobatik hareketler yapmak gibi minik hareketler sayesinde yemek vaktini oyun vaktine çevirebiliyorum. Ama bu çok ender oluyor. Çünkü çoğu kazam kucak istiyor. Bu durumda vardiyalı kucak nöbeti ile balyanağı ağlatmadan gönlünü hoş etmeye çalışıyoruz. gönül ev hanımı olmayı o kadar isterdi ki…
Çorba bebekler için oldukça vitaminli anneler içinde lezzetli. Bir taşla çift kuş vurabilmek için ideal. Bizim için süt henüz yasak olduğundan son aşamada süt ekleme işleminden önce 1 kasesini ayırıyorum. kenara ayırdığım kısmını süt yerine devam sütü ekleyerek tamamlıyorum. aslında yoğurt da olabilir, ev yapımı ekmekle kuzunuz için oldukça besleyici bir öğüne dönüşebilir.
tereyağını tencerede kızdırıyor, üzerine önceden rendelediğimiz havuçları ekleyerek ölüp gitmelerini sağlıyoruz. Canları çıkan havuçların üzerine unu döküp bu şekilde 1-2 dk kadar sürekli karıştırarak kavuruyoruz. Tüm malzemenin üzerine 1 litre suyu döküp kaynayana kadar orta harlı ateşte pişiriyoruz. bu kısımdan sonra el blender i yardımıyla tüm çorbayı topaklardan kurtarıyoruz. Şimdi 1 kaşe kadar minik kuzunuz için kenarı ayırabilirsiniz. Tabi doktorunuz süt kullanmasında sakınca görmediyse bu işleme gerek yok. Devamını Oku »
30
Temmuz
2014
9
Temmuz
2014
WordPress son sürümünü kullanmakta zorlanıyorum. Bazı yazılarımda ki paragraflar arası anlamsız boşluklar bu yüzden. Çözemedim gitti. Bakalım zaman içinde belki bir anda şappadanak benim köşeli jeton düşer. Ramazan benim için iftar davetlerine icap etmek ve her akşam şeker surat için iftar sofrası kurmak haricinde oldukça sıradan geçiyor.
Süt verdiğim için oruç tutamıyorum. Geçen seneden kalma tutmadığım oruçları da eklersek borç batağında süründüğümü söyleyebilirim. Keşke birim yerime biri tutsa borçlarımı, ama sevaba ben girsem. Pamuk annemin kışın verdiği fasulye dolapta artık “apla beni ye lütfen” diye çığlıklar atmaya başladığından, sesini kessin diye 2 dakika kadar haşladım. Pamuk annem zaten kendisini bir miktar haşlamıştı bu fasulyenin ama ben gene de dayanamadım biraz daha haşladım. Ardından közlenmiş hazır kırmızı biberleri doğrayıp bu bizim fasulyeyle karıştırdım. 3 diş sarımsağı çok feci dövüp haşat ettikten sonra bol limon , zeytinyağı ve tuz ile karıştırarak salatanın üzerine döktüm. Süper göründü. Tat olarak birbirlerini hiç etkilemediler. İlk çatalda fasulye varsa fasulye salatası, kırmızı biber varsa kırmızı biber salatası yemiş gibi oldum. Diğer herkes bunun yaratıcı olduğunu söyledi. Küçük bir bebeğiniz varsa, işten çıkıp eve geldiğinizde 2.durağınız mutfak oluyorsa ( ki 1. durak bir anne için bebeğidir) ve iftara az bir süre kalmışken böyle basit karıştır sun tarifler bulmanız kaçınılmaz oluyor. Hiç değilse iftar sofrasına renk katıyor. Afiyet olsun.
1
Temmuz
2014
Bundan tam bir yıl, beş gün önce, minik bir ziyaretçiyi kabul ettik evimize. bekliyorduk aslında onu, odasını bile hazırlamıştık. Ancak her başlangıç gibi buda biraz çetrefilli oldu. Ziyaretçimiz kalıcıydı ve farklı, anlaşılmaz bir dil kullanıyordu. Ağlamak! önceleri çözmekte zorlansak ta bu dili, sonra gittikçe kolaylaştı.Alıştık belkide bu anlamsız ve sevimli, nedense bazıları için tahammül edilemez dile. Öyle alıştık ki Gak dediğinde temizliğini, guk dediğinde gıdasını eksik etmedik. Tanısın diye yeni ortamını bol bol yürüyüşlere çıkardık. Ortak dili kullanabilelim diye sevgi diliyle konuşmaya başladık. Sanatçı ruhumuzu ortaya çıkaran, onunla birlikteyken yaptığımız her iş için şarkılar besteledik. Beraber ağladık ve beraber güldük. tabi bizim ziyaretçimiz pek gülmeyi sevmeyen ciddi, çatık kaşlı ve hatta somurtkan biriydi ama sonraları onu da aştık. Şimdilerde öyle çok gülüyor ki komşulardan günün yorumunu alabiliyoruz… velhasıl dostlar alıştık birbirimize, çok sevdik onu. Hatta birbirimizden daha çok sevdik. bir başkasını bu kadar sevebilmenin mümkününe inanmak zor olsa da, evini ve yüreğini bu ziyaretçilere açanlar bilebilir sevginin sınırsızlığını… tam bir yıl önce dün minik bir ziyaretçiyi kabul ettik evimize. İşte tam o an yüreğimiz hiç olamayacağı kadar ışıdı. Dünyamız hiç olamayacağı kadar güzelleşti. Ve biz hiç olamayacağımız kadar değiştik… Mutlu yıllar meleğim, doğum günün kutlu olsun. seni herşeyden çok seven annen ve baban.