22
Aralık
2013
Emzirme döneminde kuru fasulye, nohut gibi pırtlamaya sebep olan besinlerden çok tüketme dediler. İyi ama dedim bende, bakliyatları önce suda bekletiyor, çıkan sarı suyu atıyor, sonra haşlıyor ve haşlama suyuna gene atıyorum. Yetmiyor haşlanmış fasulyeleri sudan geçirerek üçüncü kez gaz faktörünü ekarte ediyorum. Tamam ama sen genede yeme dediler. Ama dedim yenmez mi bu yahu? Güveçte pastırmalı kuru fasulye ve çatırt diye dörde ayrılmış misler gibi soğan. Olmaz dediler çok yeme sen. Bende uydum ne yapayım. Çok yemedim gaz yapan yiyeceklerden. Bebeğimde gaz sancısı çekmedi şükür ki.
Şimdilerde yediklerime dikkat etmeyi bıraktım. Kola, çay , kafeinli gıdalar, hazır yiyecekler kısaca kutulu ve poşetli gıdalardan hala uzak duruyorum . Ama sebze ve bakliyatlardaki aşırı seçiciliğimi bıraktım. Hepsinden yiyorum. Bebeğime de bir zararı dokunmuyor bunun. Fırsattan istifade size geçen hafta yaptığım güveçte pastırmalı kuru fasulye tarifini vereyim dedim. Devamını Oku »
17
Aralık
2013
çook sevdiğimiz arkadaşımızın sarı şeker oğlu Doruk minik bir pirinç tanesi küçüklüğünde ilk dişine kavuştu. Bizde fırsattan istifade oldukça geç kalmış yumurta toplama ziyaretimizi gerçekleştirelim dedik. Elimiz boş gitmemek için yakında yapılacak diş buğdayı partisinde kullanılmak üzere Doruk için magnetli Keçe diş buğdayı süsleri yaptım.
Tüm kesip biçme ve dikme işini severek yaptım. Topalak Doruk ve taş annesi Burcu için umarım güzel ve eğlenceli bir gün olur. Bu arada arkasına magnet yapıştırdığım dikişsiz süslerin arkalarına büyük çubuklar yerleştirerek kullanım şeklini arttırdım. Üzerine mavi kurdele bağlama ve etiket hazırlama işini konuşulduğu üzere Burcu yapacak. Kendinize çook iyi bakın. Ballı günler.
7
Aralık
2013
Sabahın köründe gözümü açıverdim. Doktorumun dediği gibi böyle yandan yandan kalkarak küçük balığı rahatsız etmedim…diye başladığım 4.İzmir’li yemek blogu yazarları buluşması‘ nın üzerinden tam altı ay geçti. O zamanlar henüz hamile ve her zamanki gibi tembeldim. Aradan tam 6 küsür ay geçti ve ben 5 aylık dünya tatlısı Duru hanımın annesi oldum. Ama söylemeliyim ki hala tembelim,hala tembelim. Geçen hafta pazar günü düzenlenen, 5.İzmir’li yemek blogu yazarları buluşması’nı anca yazıyorum.
Ay ne giycem, ay onlara ne dicem, ya salakça bişey der de rezil olursam, ya bana bi yemek tarifi sorarlar da cevaplayamazsam gibi aptalca fikirlerin kafamda cirit attığı önceki buluşmalardan beri ben de değişmiş olmalıyım ki hiçbiri yoktu aklımda. Tek düşüncem Duru ağlarsa nerede emzireceğim oldu. Sanırım anne olmak insanı olgunlaştırıyor. Gayet olgun, bir o kadar dolgun, kırmızı bebek arabasındaki sevimli bebeğiyle tepekule A7 kongre merkezine adım atar atmaz onlarca güler yüzlü kadının arasında buluverdim kendimi.
İçeride ilk girişte renkli kolonya’nın bizim için hazırladığı üzerlerinde çekiliş numaralarımızın bulunduğu minik lavanta şişeleri ve nilabella macaron’un rengarenk macaronları vardı. Özenle hazırlanmış ,emek verilmiş çok güzel bir organizasyon olacağının ilk sinyalleriydi bunlar.
Sonra diğer masadaki sevimli siyah kutudan bir kurabiye verildi ellerime. Elinde pembe kundaklı sevimli bir bebek ile gülümseyen siyah dalgalı saçlı ben! üzerinde adım bile yazıyordu. Ömrümde düşünmezdim benden bir kurabiye olacağını ama yapmıştı işte nergismevsimi. Üstelik sadece bana değil tüm bloggerlara, face profillerinde ki resimlere ve kişisel özelliklerine göre tek tek özenle hazırlamıştı hepsini. Buradan çok çok teşekkür ediyorum kendisine.
Masaya geçip diğer blog yazarlarıyla hasret giderdim. Güler yüzlerini hoş sohpetlerini çok özlemişim doğrusu. Bu arada toplantımıza ilk kez teşrif eden Duru benden daha çok rağbet gördü. Kucaktan kucağa masadan masaya dolandı durdu. Her kucaktada kendine yepyeni bir tutam saç yoldu. Burda tüm ablalardan ve teyzelerden özür diliyor. Bana iletmemi söyledi. Üzerimde kalmasın.
Her sene yapılan çekiliş. Bu senede yapıldı ve bana 28 yaşım uğur getirdi. İnanlı yapı ‘dan 250 TL değerinde hediye çeki kazandım. Sanırım artık evi boyamanın vakti geldi. Teşekkürler İnanlı yapı. Benim haricimde tüm katılımcılara çekilişten hediyeler çıktı. Devamını Oku »
29
Kasım
2013
Bebeğim ilk doğduğunda buraya birkaç anımızı yazmıştım. Tanıdıklar hatıra olması için bir blog açman iyi olur dediklerinde, zaten birini zor yazıyorum diğerine hiç vakit ayıramam demiş, bu projeyi şimdilik ötelemiştim. Gelen yoğun taleplere dayanamayarak, Yazılarımdan ziyade fotoğraflarımın konuşulacağı şirin bir blog açayım o zaman dedim. Duyanda fotoğraflar çok profesyonel zannedecek. Yok efendim., profesyonel değiller. Gayet acemice ve gayet Nikon makineye işkence eder gibi çekilmişler. Ama onları güzel yapan çekimleri değil oldukça sevimli olmaları. Adele Enersen ve tatlı bebeği Mila için uyku fotoğrafları serüvenini duyduysanız, bizimkilerinde ona selam çakar vaziyette olduğunu görürsünüz. Ben fotoğrafları çekerken çok eğlendim, her anına olduğum gibi bu anlarına da hayran oldum. Bal yanaklı Durumun ise olan bitenden gıdım haberi yok.
Bu blogu yazmaya başladıktan sonra “ay o bebeğe neler yapıyorsuuun! yazık ya hu”diyen bi takım insanlar çıkmadı değil. Kalplerini kırıpta takımlarını bozmak istemediğimden şimdilik susuyorum. Ama sizde benzer fikirlere kapıldıysanız diye olanı biteni anlatayım. Devamını Oku »
22
Kasım
2013
üç bin yıllık ayrılıktan sonra siteye yeni yazı giriyorum. Her yazımda bahsettiğim tembelliğimden farklı bu seferki bahanem balyanaklı kızım. Onunla vakit o kadar hızlı geçiyor ki, başka hiçbirşeyle ilgilenmek istemiyorum. Yıllık iznimi tükettiğim şu zamanlarda ücretsiz izin hakkımıda devreye sokarak bebeğim altı aylık olana kadar yanında kalmak istiyorum. Bana şöyle evimde durarak 2-3 saat çalışarak, birde hiçbirşey yapmayarak deli gibi para kazanabileceğim imkansız bir iş gerek. eveeet…
yoksa başlıyorum. bu yaklaşık 3 yıl önce yapmış olduğum ilk şeker hamuru pastam.evlilik yıldönümümüz içindi. yayınlama sebebim artık yemek yapmaya fırsat ayıramıyor oluşum. belki gene bir ilham gelir de yeşil sahalara dönerim.