Kabak sanırım bizim evde en fazla tüketilen sebze. Kabaklı pizza, sütlü kabak çorbası, kabaklı kiş, Girit usulü kabaklı omlet, zeytinyağlı kabak, kıymalı kabak, kabak, kabak, kabak…

Birazdan tarifini vereceğim zat-ı muhterem de kabak. Hem de ne kabak. Kabak tarator. Gerçi bu sarımsaklı yoğurdun güzelleştirmediği hiçbir yiyecek yok, olamaz da zaten. Ama işte kabakla  daha bir başka oluyor, adeta şiire dönüşüyor. size de ekmeğe banıp banıp yemek kalıyor. Şöyle ki: Devamını Oku »

Duru’ya oyuncak almıyorum ben. Çevremin aldığı oyuncaklar yetiyor. Koca bir sepet dolusu oyuncağı var zaten. Çoğuyla nedense oynamıyor. Evdeki yastıklar, kırtasiye malzemeleri, benim ya da babasının kıyafetleri, kumaş parçaları, hırdavatlar vb. materyaller daha çok ilgi çekiyor, belki bir iki bez bebeği, pelüş hayvanları, arabası ve anneannesinin aldığı doktor çantası… Kendi oyununu kendi kurup oynuyor. Hafta içleri babasını hafta sonları ve akşamları beni oyunlarına dahil ediyor. Çoğu zaman doktorculuk, misafircilik, araba yarışçısı, süper kahraman, yemek şefi oluyor. Bu oyunlardan uzmanlık alanıma giren ve her akşam kesinlikle oynadığımız yegane oyun yemek yapma ile ilgili olanlar. Gerçek hayata adapte ederek onu benim çırağım yapalı çok oluyor. Buzdolabından istediklerimi çıkarıp veriyor, sofrayı kuruyor, hamur malzemelerini ekleyip, çırpıyor, salata için marulları koparıyor, meyve, sebze, bakliyatları yıkıyor… Liste uzar gider. Sandalyeye çıkıp yardım ettiğinde bana mutlu olduğunu belli ediyor. Sanırım hayata dahil olmak ve kendisine görev verilmesi özgüvenini arttırıyor. Mutfakta değil de çocuk odasında oynadığımızda halı üzerinde mahsusçuktan pişiriyor, minik bir bezin çevresinde oturup yiyoruz.
Son zamanlarda internette fenomen olan oyuncak mutfaklara kaydı gözüm. Bu mutfak Duru için ve hatta bizim için oldukça eğlenceli olabilirdi. Halı üzerinde pişen yemeklerinden ziyade kendi mutfağında pişirebilirdi yemeklerini. Havalara zıplatacak bir hediyeydi kuşkusuz.
Kararımı vermiştim. Bu oyuncak mutfaklardan biri Duru’nun olacaktı. Google amca da aramaya başladım. Fiyatlar yarım milyar civarında, daha ucuz olanlar pespaye, Çoğu vıcık vıcık pembe ve tonları, geneli çoğu oldukça hantal ve yer kaplayan cinsindendi. 2. El olanlar da pek faklı değildi. Bizim çocuk odamız küçük, kocaman oyuncak mutfağı alacak yer bulmak imkansız, bir mutfağa onca para dökmek bütçe sarsıcı, pembiş olması ise bizim düsturumuza ters olduğundan Eldeki malzemeler ile kendimiz yapmaya karar verdik. Karar verdik demeyelim şuna, bizim evin tamirat işleri benden sorulduğundan anası olarak ben yapacaktım o oyuncak mutfağı.
Öncelikle 2.el spotçuları dolaştım ama tam o zamanlarda annemin evindeki eski IMPERIAL Marka müzik setinin siyah sehpasını kullanabileceğim aklıma geldi.

(Fotograf internetten alındı, bizimki de ortalama olarak böyle görünüyordu)

İlk iş olarak gerekli malzemeleri toparladım: Devamını Oku »

18. Mart 2017 tarihinde Hilton otelinde California Walnuts sponsorluğunda Elif Korkmazel ve Diyetisyen İpek ağcanın katılımıyla gerçekleşen muhabbet dolu bir etkinlikteydim. “Moms Of Turkey” açılış lansmanından hemen sonra koşa koşa yetişmeye çalıştığımdan çenem onca harran gürranın etkisiyle bir açıldı ki sormayın gitsin. Keşke kendisi için ayrı bir sandalye isteseymişim. Blogumun hikayesini kısaca anlatayım dedim, ancak susmayı pek beceremedim. 😳

Diyetisyen İpek Ağaca cevizin faydalarını anlattığı konuşmasında cevizli yiyecekler bize eşlik etti. Konuşmadaki  bebek beslenmesindeki yeri özellikle daha önce çok faydasını gördüğümü düşündüğüm bir konuydu ki Duru’nun sağlığı için Doktorumuzun da tavsiyesiydi:

Türk insanı çerez olarak en çok cevizi tüketiyor ve bunu daha çok sağlıklı olduğu için yapıyormuş. Ağzımızın tadını da bildiğimiz bir gerçek.Ceviz, Omega 3  açısından en zengin ağaç yemişiymiş.

Yüksek Omega 3 alımının, kalp-damar hastalıkları riskini azalttığı belirlenmiş.

Ceviz, yaygın olarak tüketilen yemişler ve yer fıstıkları arasında en yüksek oranda polifenol içeriğine sahipmiş. Polifenollerin büyük çoğunluğu antioksidan olduğundan kalp hastalıkları ve kanserden korunmada güçlü bir rol oynadığı bilinmekteymiş.

Beslenme düzenine eklenen ceviz, bireylerin kilo almasına neden olmazmış. Hem sağlıklı beslenecek hem de kilo almayacağız, düşünsenize.

Düzenli ceviz tüketimi hdl kolesterolü ve apolipoprotein-b’yi düşürmeye yardımcı oluyormuş. Kolesterol sorunum var evet bu yaşta (doktor tempolu yürüyüş önerdi ama beni biliyorsunuz)

Yüksek miktarda ceviz tüketimi, kadınlarda tip 2 diyabet riskini azaltıyormuş artı bağırsak düzeni için de oldukça faydalıymış. 😉

Ceviz dahil olmak üzere daha yüksek miktarda yemiş tüketiminin, ileri yaşlarda alzheimer gibi hastalıkları önlemede etkili olduğu; genel bilişsel kabiliyette iyileşme sağlayabildiği belirlenmiş.

Bebeğinizin her hangi bir alerjik hikayesi yok ise 12 aydan itibaren beslenmesine dahil edebilirsiniz. Ben irmik, ceviz ve pekmez ile oldukça besleyici bir muhallebi yapıyordum Duru için, siz bunu meyve, tarçın ve bal ile de zenginleştirerek kendinizinkini oluşturabilirsiniz.

Gel gelelim şu arkamda görmüş olduğunuz gül yüzlü kadına. ( Tüm gece bir sürü tabak gelip gitti önüme, o göbüşümü mazur görünüz lütfen) Gecenin yıldızı olup hepimizin gözlerinden kalpler çıkarmayı başarmış güler yüzlü, esprili, güçlü ve güzel Elif Korkmazel. Kendisi mini bir show yaparak  cevizli hurmalı toplar yaptı. Şeker içermeyen bu toplar diyet zamanlarında canı tatlı çeken bünyeler için hafif bir kaçamak olmak için bire bir. Küçüklerimiz için de biraz daha süsleyerek abur cubur haline getirilmeye açık bir tarif. Misal ben çikolata ile kaplamayı düşünüyorum. Zaten Elif Korkmazel de bayramda şeker yerine sunulabilir bu tatlılar öyle değil mi diyerek fikir vermişti bizlere.
Ayrıca Elif Korkmazel Cevizin saklama koşulları hakkında da bize bilgilendirme yaptı; uzun süre yüksek sıcaklıklara maruz kaldığında bozulurmuş ceviz. Isı cevizdeki yağın yapısını değiştirerek, istenmeyen kokulara ve tatlara yol açarmış. Cevizimiz vernik kokusu veriyorsa, bu bozulduğu anlamına gelir. Cevizi satın aldıktan sonra, onları saklamak için en iyi yer, kullanım amacına göre buzdolabımız veya dondurucumuz.  Cevizi hemen kullanacaksak, buzdolabımıza, bir ay veya daha uzun süre saklayacaksak, dondurucuya. Eğer hemen tüketmeyeceksek de tazeliğini kaybetmemesi için kabuklarından kurtulmak yok. Devamını Oku »

çıntar çorbası

Çıntar Balıkesir dağlarında yetişen neredeyse tamamı turuncu , yer yer yeşil renkli küfler barındırabilen, etli ve dev şapkalı bir mantar türü olur. Kendisiyle tanışmam evliliğimizin ilk yıllarına denk gelir. Pamuk annem akşam yemeğinde pişirmiş olduğu mantardan evde biraz daha kalmış olduğunu ve istersem bana verebileceğini söylediği an maceramız da başlar.

Kahramanımız Hiko Pamuk annesinden almış olduğu 1 poşet mantarı sallaya sallya eve döner. Ertesi akşam tavuklu mantar yapmayı planlıyordur. Vakti geldiğinde mantarlar poşetten çıkar. Ama o da ne? Küflüdür mantar. Acaba buzdolabında sakladığından dolayı mı böyledir bilemez. Çıkarır küflerini yıkamaya başlar. Ovar da ovar. Ama bir gıdım yol kat edemez. Hemen pamuk annesini arar. Ah güzel kızım der pamuk annesi, onlar küf değil ki, zararı yoktur onların, ovmana gerek yok der. Hiko aceleyle telefonu kapar ve baharatla taçlandırılmış domates sosunda pişen taze köy tavuklu çıntar yapar. Ya da kısa adıyla tavuklu mantar işte.

Sofra hazırlanır çakma japon çağırılır, çorbalar, orta sıcaklar… derken bizim çıntarın sahnesine gelir sıra. Wok tavanın kapağı kaldırılır ve işte tam o an bir korku filminin müziği arkadan bu ana eşlik eder. Testere gıcırtılı müzik hani. Devamını Oku »

10. İzmir yemek blogu yazarları toplantısının sonunda bir sonraki toplantı komitesi için gönüllü olmak isteyenler soruldu. Elimi hafifçe yukarı kaldırdığım zaman bu komite macerası benim için ilk olacaktı. Kafamda milyon soru dolanıyor ve ben 11. İzmir yemek blogu toplantı komitesine seçiliyordum.

Bu toplantı gelen yoğun istek üzerine mümkün olduğunca yalın olacak, çok az sponsordan yardım alınacak ve misafirlerimizi kendi yaptığımız ikramlıklarla karşılayacaktık. Lezzet dansı Sibel abla sağ olsun beni arayıp toplantı yeri için uygun bir yer bulduğunu söylediğinde oldukça sevindim. Bu bizi yer arama telaşından koparıyordu. Taşev de yapılan ilk toplantıdan çok çok memnun ayrıldık. Oldukça güler yüzlü ve anlayışlı ev sahiplerimiz olacaktı. Yılbaşı temalı toplantımız için hazırlık yapacaklar, köy ekmekleri ve nefis sofra ekseni reçelleri ile bize güzel bir kahvaltı hazırlayacaklardı. Mekanın ne kadar otantik ne kadar güzel ve sıcak olduğunu daha önceki yazımdan anımsayabilirsiniz.

Mekan ayarlanmıştı. Komite ekibi olarak diğer hazırlıklara başlamanın vakti de gelmişti. Toplantı madm bu kadar yalın olacaktı bizde yüreğe dokunan küçük tatlı sürprizler hediye edelim istedik. Bunun için her blogger için özel olarak tasarlanmış kupa fikri benden çıktı. Komite ekibi de oldukça beğendi bu fikri. Bardak tasarımı ve İzmir yemek blogu yazarları yeni logosunu izmirtasarım firması ücretsiz olarak üstlendi. Tabii öncelikle bu iş için bloggerlerin fotoğrafları gerekiyordu. Bu noktada enfes kareleriyle Figen karavas photography imdadımıza yetişti. Daha önceki toplantılarda çekmiş olduğu fotoğraflarımızdan en güzellerini seçip İzmir tasarım a gönderdim. Bunlara bakarken günlerimi harcadım aslında, çünkü maalesef bazı bloggerlerin fotoğrafları yoktu. Bende Facebook profil fotoğraflarından seçmeye çalıştım.

İzmir tasarım Eşimin olduğundan kafasını ağrıttığımı söylememe gerek yok. En az 4 tane logo yaptırdım ve beğenmedim. En sonunda sen karışma ben yapayım lütfen dedi. Sonra zaten görür görmez bayıldığım bir logo ortaya çıkmış oldu.

Önceki toplantıda bize çok çok güzel bardak altlıkları armağan eden Ahşap Güncesi bizi bu toplantıda da yalnız bırakmadı ve her biri el emeği göz nuru olan rengarenk ahşap meleklerden yaptı.

Komite üyelerimizden Berrin Can abla kendi elleriyle bizlere lavanta keselerinden yaptı. Bunları yaparken üzerini süslemek için pleksi kestirmesi gerekecekken onun imdadına da Güner lazer yetişmiş. Sayesinde harika birer yeni yıl hediyesine de kavuşmuş olduk. Çok çok teşekkür ediyorum.

Toplantı gününden önce kupa bardakların, hediyeliklerin ve diğer süslerin teslim alınması gerekirken Serpil Çalışkan abla ve eşi onca yükün ardına girerek hepsini teslim aldıkları yetmiyormuş gibi ailece paketlemesini de yaparak toplantı günü karmaşa yaşamaktan bizi kurtarmış oldular.

Komite olarak son ayrıntıların konuşulduğu gün Zeynep Güler abla kendi elleri ile yaptığı yılbaşı süslerini bin bir zahmet ile taşköşe cafe nin duvarlarına astı. Bu minik süsler ortama çok hoş bir hava katmıştı doğrusu.

Ben çalıştığım ve küçük birde kızım olduğu için torpilli sayılarak ikramlık hazırlamama gerek kalmayacağını söyleyip benim yükümü de üzerlerine aldılar. Her birine çok teşekkür ediyorum. Devamını Oku »