17
Haziran
2013
Doktorumun dediğine göre yakın zamanda doğuma girebilirmişim. Korkuyor muyum? elbette. Ama sonunu düşünen kahraman olamıyor bu zamanda. Bebeğin tüm kıyafetleri yıkanmış mis gibi sabun kokuları eşliğinde ütülenmiş durumda.Doğum çantası hazır, kapı eşiğinde makus kaderini bekliyor. Zamanında bu çantayla dağa çıkmışlığım, sahile inmişliğim, rafting yapmışlığım var. Şimdi bambaşka bir hayata başlayacak oda tıpkı benim gibi. İçine minicik kıyafetler, alt değiştirme mendilleri, bebek bezleri girecek. Bebek nereye o oraya gezecek. Sırtımda bana eşlik edecek, önümdeki henüz kararsız kaldığım için alamadığım bebek arabamla birlikte. İri büyük bir şey ya. Şeker surat taşıyacak çoğu zaman,çünkü ben biraz naz yapacağım böyle acıklı acıklı bakan gözlerle. Şeker surat öyle bakınca kırmaz beni hemen sırtlanıverir çantayı. Devamını Oku »
14
Haziran
2013
Bebeğin doğmasına uzuunca bir süre var diye beklerken, salı yada çarşambaya hazır olmamız gerektiğini duyduğumdan itibaren hazırlıklarımı hızlandırdım. Son beş gün içine girdiğimi söylemem gerek. Şeker surat 21 hazirana kadar tut, yengeç burcu oluversin diyordu ama erkenden olacağı için bizim kızda tıpkı benim gibi ikizler burcu olacakmış gibi görünüyor. Valla evde iki tam deliyle uğraşmak zorunda kalacak şeker surata, Allah sabırlar versin diliyorum.Yazmayalı neler yaptım kısaca üzerinden geçeyim, birde siz çok meraklanmayın diye zirve yapmış göbeğimle fotoğrafımı yayınlayayım, rutine dönerim artık diye düşünüyorum. Yada yanılıyorumdur, bebek olduktan sonra nefes alamayacak kadar yoğun olurum kim bilir. Buyrun buradan göbeksel tembelliklerim:
Kafa iznine çıktım sayın seyirciler. Bizim tükkandakiler artık iyice çığırından çıkmış göbeğimin etrafta dolanmasına dayanamayacaklarını belirtip halk ve göz sağlığı açısından sen evde otur kızım dediler. Hal böyle olunca 3 gündür evdeyim. Teknik olarak iznim bu pazartesi başlayacak olsa da ben işe gitmeyerek danalar gibi yayılıyorum. yayılıyorum da boş mu duruyorum. Tabiiki hayır. İşyerinde Pc başında kafa patlatamasam da evde keçelerimin başında şirin şirin hayvancıklar yapıyorum. Bol bol çene patlatıyorum. Benim Şeker surat Home office çalışıyor ya, arada onun masasının arkasına geçip elim belimde, vır vırr da vırr vırr konuşuyorum. Su içmeye kalktığı an hemen mekanına konuşlanıyorum. Yavrucak bunalmış olmalı ki bakan Şahin’in çalışan kadınlara 6 ay doğum izni ayarlayacağız konuşmasının üzerinden beş dakika geçmeden;
-Bak hikocum sen izinlisin tamam ama, benim işimde ofisimde burası. Masaüstü Pc benim, tablet benim, büyük laptop benim. Diğeri senindir. Tuvalete gittiğimde hemen masamın başına geçmek yok tamam mı? dedi. Devamını Oku »
taa 2 hafta önce çiğli Balatçıkta bulunan enginar tarlalarına gitmiştik. Amacımız bu mevsimde! bu sıcaklarda! kafasını bi o yana bi bu yana sallayan tazecik enginarlara sahip olabilmekti. Tabi bizimki boş çaba. Enginarlarımız komutan karşısında selam çakan askerler kadar hareketsizdiler. Bi tanesini o sıcakta 2 gün dışarıda tutayım dedim bu seferde lale gibi boynunu eğdi. Anlayacağınız o yeşil yapraklarla enfes kuzu etli ve domatesli bir enginar yemeği yapamadım. Yemeği olmadı ama çanağıyla çorbasıda mı olmasın dedim. Allah ne verdiyse uydurdum, pek şugar bir Enginar Çorbası yapıverdim. 1 litre su ile kaynadığı için 4 kişilik oldu. Biz kendisini 2 gün içtik. Çünkü şimdilik hala 2 kişiyiz. Bir tanemiz içeride gün sayıyor. Devamını Oku »
26
Mayıs
2013
İmza Karın İzmir buluşması için şeker suratı, 35. haftasında seyreden hamileliğimi ve buna bağlı koca göbeğimi alarak Hayal Kurdum kitabevine gittim bu perşembe. Kitabevinin içi hınca hınç doluydu. Yazarlar, onların aileleri ve kitabını imzalatmak isteyen onlarca insan hep bir aradaydı. Ben ömrümde ilk defa imza gününe yazar olarak gidiyor olmanın acemiliğiyle, yanıma kalem almayı unutmuştum. Görevlilerden rica edince bana kalem sağlamakta gecikmediler ama nedense ilk 10 dakikada ödünç aldığım kalemi kaybetmeyi başardım. Sonrası zaten tam bir hiko klasiği;
-kitabımı imzalarmısınız?
– büyük bir zevkle hemde. Kaleminiz var mıydı?
yada şu şekilde;
kaleminizi ödünç alabilir miyim?
Genelde yazarlardan kitabım için imza alırken oldukça heyecanlanır, kitapta kurduğu her bir cümleyi kafasında tasvir edip sayfalara dökmesine hayran kalır, ağızlarından benim için çıkacak tek bir kelime için baygınlık geçireceğimi düşünürdüm.Hani şu sivilceli ergenlerin castiiiiin diye bağrınmaları gibi, bende yazarın ismini haykırmamak için zor tutardım kendimi. O gün ilk defa bu kadar çok yazarı bir arada görüyor, ilk defa bu kadar çok yazardan imza alıyor ve ne gariptir ki bende onlardan biri olduğum için kitap imzalıyordum. İnsanlık için küçük, benim içinse dev bir adım 🙂
Yukarıda ki fotoğrafı Figen Karavas çekmiş. Tabi resmin güzelliğinden en üsttekinin de ona ait olduğunu anlayabilirsiniz. Bu anlamlı günü kendi objektifinden ölümsüzleştirdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Devamını Oku »