3
Ocak
2013
31 aralık günü çalışmış biri olarak yeni yılda danalar gibi yayılarak film izledim. Bu sayede tüm yıl size izlenip beğendiğim filmleri yazmayı düşünüyorum. Boşuna dememişler yeni yılı nasıl karşılarsan öyle geçer diye.Çok yorgun olduğum için evliliğimden beri her seneyi deliler gibi tabu oynayarak geçiren ekibimi satmak zorunda kaldım. Aslında çok eğlenceli geçiyordu ama bu sene olmadı maalesef. Bunun yerine kardeşlerimle havuç suyunun dibine vurduk. Çerez kıtırdatıp taze meyve suları hüplettik. Sabahına da üç saat süren esprilerin havada uçuştuğu eğlenceli bir kahvaltı ettik. Annemde olsaydı iyiydi. gezenti hanım gene kendisi gibi gezenti teyzemle İstanbul’da semaverin dibine vuruyor. İki aydır burada yok. Özledim keratayı. Belki bu ay gelir. Gelsin artık. Huhuuu bayan burada üç kız sizin yolunuzu gözlüyor.
Bu böreği patatesli ve peynirli olarak müdehher ablam yaptı. Tüm tarifleri gibi oldukça lezzetli oldu. Mis gibi demli çayın yanında sabah kahvaltısında eşlik etti bize. Zaten bu gidişle blogda ona özel bir yer açmam gerekecek. Müdehher ablamın dehşetengiz tarifleri adı altında olabilir. Bilemiyorum son zamanlarda bende bi meraksızlık bi yeteneksizlik çıktı. Tarife baka baka bile beceremiyorum yemek yapmayı. Bu yüzden attımda tuttu tarifleri de yayınlamıyorum. Biri beni efsunladı heralde. Yada benim yeteneksizliğimi örtbas etme yöntemim
17
Aralık
2012
Oldukça kötü kalpli bir pasta var sırada. Öyle kötü kalpli ki kapkara kesilmiş her yeri. Ölümüne çikolatalı. Kreması çikolatalı, keki çikolatalı, üzeri çikolata kaplı. Çikolata, çikolata ve çikolata dolu. Hafif bir pasta olduğunu söylersem yalan söylemiş olurum. Bu tam da bu pastaya göre olur, şeytan pastasına çok büyük bir yalan eşlik etmiş olur. Bu pasta tüy gibi hafif.
kalanı için yarını bekliyciiiz
6
Aralık
2012
Doksanlarda bol vurdulu kırdılı chuck norris’li , jackie chan!li, Brandon lee’li… filmlerin tavan yaptığı yıllarda tv’ döğüş filmi varsa yediğimiz söğüşü bile yarım bırakır izlemeye koyulurduk. Bu filmleri izledikçe de coşar cuçi ile Allah ne verdiyse bir güzel girişir , kaplan pençesinin alasını atar, turna duruşu diye koltuklarda tünerdik. Hey gidi günler be!
Ömer abim bu akıma uyarak eve en yakın karate merkezinde soluklanmış, beyaz pantolonuna rengarenk kuşaklar takmaya başlamıştı. Bu durumdan bizde bolcana nasiplenip uçan tekme, turna vuruşu,kaplan pençesi, döner tekme yedikçe karate eğitimi aldığımızı sanır, büyük usta Ömer abimizin dediği gibi sesimizi çıkarmazdık. Çünkü Ninjalar ağlamazdı.Bu bizim eğitimimiz için şarttı. Çocukluğumu barbie bebeklerle oynamaktan çok ,küçük bir kum torbası olarak geçirmiştim anlayacağınız. Devamını Oku »
tembelliğimin ve beceriksizliğimin tavan yaptığı şu sıralar yeni yazılarda giremez oldum siteye. Tabi yokluğumu farketmiş olmanız imkansız çünkü hepiniz pek bir sessizsiniz. Öyle yorum yok, beğeni yok ohh… misler gibi okuyup geçiyorsunuz. Yok vallaha atar yaptığım yok. Ben asıl fasulyeyi yaktığıma kızıyorum. Sen kalk düdüklü tencerenin o düdüğünü açık unut. Ne olacak başka? suyu buhar olup giderken bi mektup bile bırakmamış. Etraf yangın yeri. Fasulye ağlıyor apla bana ne yaptın diye? Danaya da yazık oldu be. Boş yere ölmüş oldu hayvancık.
Sırf fasulyeyle kalsa iyi yumurta çorbası yapayım dedim. Öyle elim kayınca tüm yumurtalı terbiyeyi, terbiyesizcene döküverdim tencereye. Vay aman karıştırmaya kalmadan çorba kesildi. Öğğk… Görünüşü öyle çirkin ki kesik çorbanın anlatamam. Böyle sünger bobu pantolonsuz çorbanın üzerine rendelemişsin gibi. Yeniden adamakıllı bi şeyler yapmayı becerene dek hoşçakalın.