13
Temmuz
2012
Dedem 4 ay önce vefat etti. Buraya yazmadım çünkü üzüntümü paylaşmak istemedim. Burası eğlenceli bir blog olmalıydı çünkü. Oysa bunun ne kadar gereksiz bir çaba olduğunu daha yeni anlıyorum. Sebebi dün izlediğim Çağan Irmak’ın “Dedemin İnsanları” filmi.
Dedem, 1922 senesinde Girit Kandiyye’den ailesiyle birlikte gemiye binerek İzmir’e giriş yapmış binlerce insandan sadece biri. Bana hiçbir zaman dönüş hikayesini anlatmadı. Oysa diğer dedem 1947 yılında Ahıska’dan göçüşünü, onu her gördüğümde gözyaşları içerisinde anlatır. Sürekli yurdunu özlediğini söylerdi. Belki sebebi oradan göç ettiğinde 17 yaşında olmasıdır. Emirhan dedemin hikayesi bu kadar yürek yakarken zaten hikayesini hiç anlatmayan Avni dedemin hikayesini hiç sormadım. Neler yaşadığını, nasıl üzgün olduğunu öğrenemedim. Benim için mübadele sadece bir değiş tokuştan ibaretti. Ömrü boyunca hiç doktor yüzü görmemiş 96 yaşındaki dedem rahatsızlanıp doktora gidene kadar da bu durum değişmedi. Verilen ilaçları içmekte oldukça isteksiz olmasına rağmen, sesini çıkarmadan her söyleneni yaptı.
Emirhan dedemle birlikte gözyaşı döküp her yerde Ahıskalı olduğunu söyleyen ben. Giritli yanımı görmezden geldim şimdiye kadar. Dedem o hafta sonu onu bulmama yardım etti. Yanına oturup, video kaydını başlattığım da büyükannemin hiç türkçe bilmediğini öğrendim. Kandiyyede ki evlerinin olası adresini, evlerinin yakınındaki kilisenin çan sesinden nasıl ürktüğünü öğrendim. Bir gecede toparlanıp evlerini bırakışlarını, eşekçi Miço’nun onları uyarmaya gelişini öğrendim. Gemilerinin 18 gün Ege denizinde liman arayışını, Türkiye de 3-4 liman dolaşmalarına rağmen kabul edilmeyişlerini, her şeye rağmen vatanında mutlu olduğunu ve Türk olmakla duyduğu haklı gururu öğrendim. Belkide en önemlisi yurdunu herşeyden çok özlediğini öğrendim. Hiç göremeyecek olmasına rağmen onu nasıl özlediğini… Devamını Oku »
9
Temmuz
2012
Karizmatik adıyla Frappe, bildiğimiz adıyla buzlu kahve yaz aylarının en çok tercih edilen içeceklerinden biri. Bizim evde Frappeyi layıkıyla şeker surat yapar. Öyle bir köpürür ki frappe, dışarıdan krema-kremşanti gibi k. büyüten, kalori bombası zamazingolarına gerek kalmaz. Birde lezzetli yapar ki uff değmeyin keyfimize. Misafirliğe gittiğimiz evlerde de “size bir frappe yapayım da gidin starbucks’a anlatın, nasıl yapılırmış öğrensinler” der. Havalı şey ne olacak 🙂
Şimdi ben bizim ustaya frappe yapması için seslenirken sizde hemen mutfağa koşun ki geri kalmayın bu muhteşem serinleticiden. Devamını Oku »
3
Temmuz
2012
İki günlük tatilden anca bir post çıkarabildim. Beceriksizim işte ne yapayım.Yüzmekten ve her tarafı arşınlamaktan fotoğraf çekemedim. Makineyi yanıma da almadım zaten birileri götürür sonra uğraş dur diyerekten. Ama çok eğlendim. Yüz yüz ellerimim nine gibi oldu.
Kadınlar plajı çok kalabalık olmasına rağmen yüzme bilmeyen sürüsüne bereket insanla dolu olması muhtemel olduğu için bizim kulaç attığımız yerler boştu. Şeker suratın boyu maşallah 1,92 olduğu için yüzme bilmese de pek derin olmayan denizde çok eğlendi. Sanırım daha çok seferler buraya geleceğiz. Plajda şemsiyeye 5 kağıt şezlonglara 5 kağıt bayılınca neden beach clup ziyaretine gitmedik ki diye düşünmedim değil. Ama ne yapalım geldik bir kere, bayılacağız artık tıklım tıkaş halk sahilindeki plastik şezlonlara 5 liras. esnaf kardeşler öyle kazıkçı ki kutu kola 3 lira, su 1 lira yani İzmir de ne kadara alıyorsanız resmen 2 katı. Son zamanlarda yerli turistte kazıklanmaktan bıktığı için daha uğrak sahillere gidiyormuş zaten, Alaçatı yada ıldırı gibi. Haklılar valla. Burada kalabalık Kuşadasında kazıklanacaklarına gider Sosyete mekanı Alaçatıda kazıklanırlar üstünede havasını atarlar dimi ya.
Plaja gitmeden önce çok fazla adidaslı ergenin sahil versiyonuyla karşılaşacağıma dair yazılar okusamda onlardan pek bulamadım. Böyle olunca da oldukça keyifli ve sakin delen gözler olmadan misler gibi güneşlendim.
Kuşadası kalesi’ nin harika bir manzarası var.Oraya uğramadan sakın geçmeyin.
Kuşadası na İzmir’den gidebilmek için semt garajından kalkan otobüsleri kullanabilirsiniz. Pamukkale, Metro ve Kamil koç otobüsleri 10 tl karşılığı bir buçuk saatte ulaşım sağlıyor. Kuşadası’ndan sonra kadınlar plajına gitmek için de 5 numaralı dolmuşlara binebilirsiniz. İyi tatiller. Devamını Oku »
30
Haziran
2012
Gecenin bir yarısı çok uygun fiyatlı bir otel bulunca hemen yer ayırttık. İki günlük kısacık bir tatile çıkıyoruz. Bu dürümleride el çabukluğuyla sabahın köründe soframıza yoldaş olsunlar diye hazırladım. Yapılışı o kadar kolay ki. Tarifini hemen şimdi vermem gerekirse ;
domates
kaşar
lavaş-tortilla
Lavaşın içine domatesleri dilimleyip yerleştiriyor üzerine dilediğimiz kadar kaşarı koyup tuzlayarak tost makinesinde 1-2 dakika kadar kızartıyoruz. Domatesler yumuşayacak kaşar eriyip ağzınızda enfes bir tad bırakacak. Yazısı gibi yapımı da kısa süren bu tarifi denemek için geç kalmayın.
29
Haziran
2012
Terliklerimizden fırlamış ayaklarımız yere basar halde koşa koşa giderdik bakkala. Buzlaş bizim için yaz aylarının vazgeçilmezi olsa da annemizden hep azar yerdik” pis kızım o, almayın şunu” derdi hep. Ne cuçi nede ben anne sözünü dinler her seferinde bakkalın yolunu gizli gizli arşınlardık. Şimdi büyüdük. Ayağımızda koşmaktan habire dışarı fırlayan terliklerimiz, çırpı bacaklarımızdan kaymasın diye sürekli çekiştirdiğimiz taytımız, aralıklı garip dişlerimiz ve kulağımızda annanemizden hatıra yünden küpelerimiz yok. Ama hala çok seviyoruz buzlaşı. İtalyanlar da seviyor olacaklar ki farklı bir adla karşımıza çıkıp bu Granita diyebiliyorlar. Granita yada Buzlaş ikiside aynı anlama çıkıyor sonuçta; gizlice yenen şekerli meyveli buz. Bunları yazarken benimki su oldu, ama yılmak yok yeniden dondurup afiyetle mideme indireceğim.
2 dilim karpuz
2 yemek kaşığı şeker
süslemek için nane
Şanslıyım ki pamuk annem bana hediye olarak meyve sıkma makinesi aldı. Karpuz dilimlerini bu sayede zahmetsizce posasından ayırabildim. Sizin makineniz yoksa bileklere kuvvet demekten başka çare yok. Devamını Oku »