30
Mart
2012
Misafire ikram edilebilecek çok fazla şey bilmediğim zamanların birinde. Güzel yüzlü Özlem bana bir tarif gösterdi; irmik tatlısı. Kolay ölçülebilecek, hemen bulunabilecek malzemelerden yapılan bu sütlü tatlıyı çok seferler yemiştim elbette. Ama annem dururken bana yapmak düşmediği için merak edipte sormamıştım nasıl yapıldığını. Dedim ya Özlem bana tarif etti diye. Aslında sırf tarifini vermekle kalmadı, geçti mutfağın başına, benden tencereyi ve malzemeleri istedi, başladı yapmaya. Herşeyi tüm ayrıntısına kadar anlattı üstelik. Nasıl anlatmasın kıza sorup duruyorum boyna; Devamını Oku »
30
Mart
2012
Bahar dolayısıyla kendimi tembel hayvan gibi hissediyorum. Kitap okurken uyuyakalıyorum, yemek masasını topladıktan sonra koltuğa yığılıveriyorum, gözlerim hep yarı kapalı, uyuklar vaziyette. Ben böyle biri değildim oysa ki . İşten döndükten sonra ikram edilecek yemekleri pişiren, üzerine pastasını, tuzlusunu cartını curtunu hemencecik hazırlayıveren, ardından on beş kişilik aç bir kafileyi, sofrasına buyur edebilen biriydim. Gecenin sonunda mutfağı toplayıp yatarken kemiklerim sızlıyor olmasına rağmen ertesi güne dinç uyanabilirdim. Bu bahar yorgunluğu mahvetti beni. Hiç bir şey için heves etmiyorum. Şeker suratlım, benim yerime tüm yemekleri yapacak olsa bile sesimi çıkartmayacak kadar hemde. Bu yüzden her zamankinden basit yemekler yapıyorum. Fotoğrafçılıkla ilgili dersleri takip etmeyide savsakladım. İyice asılmazsam bu işi öğreneceğim yok. Böyle olunca da blogda hep eciş bücüş fotoğraflar yer alacak. Sihirli bir değneğe yada güzel bir tatile ihtiyacım var. Of allahım off. Sizinde canınızı sıkmış olmalıyım. Bu yüzden çok özür dilerim. Yazmaya eğlenceli bir hikayem olsun isterdim oysa. Hikayem olmasada size mercimekli patatesi anlatabilirim. Elimde şimdilik bu var çünkü. Devamını Oku »
26
Mart
2012
Müdehher ablamın marifetli ellerinden çıkan yemeklerden daha öncede paylaşımlar yapmıştım. Ama bu içlerinde en güzel olanı. Malumunuz hamsinin ve bilimum diğer tüm denizde yüzen yada yürüyüşe çıkmış canlıların içlerini temizleyemediğim için benim bu tarifi yapabilmem imkansız. Anca biri yapacakta ben mideme indireceğim. Ömrümde yediğim ilk hamsili pilav bu, ikincisini yeniden yiyebilmek istiyorsam ya müdehher ablama rica edeceğim yada hamsinin kılçıklarını temizleterek kendim yapmayı deneyeceğim. Eminim bu yazıyı okuyan birçok maharetli el, hamsi ayıklamakta da ne var? diyecek. İç pilavını hazırlaması oldukça kolay, fakat balığı temizlemesi zahmetli hanımlar, beyler . İncecik 1 kilo balık nasıl ayıklanır ki?
İzmir – Trabzon Şehirlerarası yolculuk sırasında, hemen şoförün arkasında oturan Temel, şoföre seslenmiş:
– “Kaptan, haçan sekiz saattur yol aliyruk, habu teyp da devamli çalayi. Kafamuz şişti da…”
Şoför nazik:
– “İsterseniz kapatabilirim Beyefendi?”
Temel’den tam beklenen bir başka öneri gelmiş: Devamını Oku »
20
Mart
2012
Brüksel lahanası bugüne kadar yemek olarak düşünmemiştim. Google amcam marifetli hanımların bundan salata hariç yemek yaptıklarını da söyleyince kolları sıvadım. Evde çok lezzetli kültür mantarlarım ve kütür kütür köylüm biberlerim vardı. Havuç ve sarımsak, birazda domates atarak, brüksel lahanalarını pişirebileceğimi düşündüm. İyiki de yapmışım. Çok lezzetli bir yemek oldu. Çok keyfim yok. Çünkü bugün günlerden pazartesi. Ocakta bu yazıya fazlaca dalıp yakmamayı umut etiğim nohut yemeği var. Tarifini daha önce yazmıştım. Yanınada misler gibi tereyağlı bir pilav yaptımmı tamamdır. Sonrası yayıl hikocum. Ah bide nasıl unuturum The walking dead sezon finali var. Yemek sitesinde böylesi iğrenç sahnelerin bulunduğu bir diziden bahsetmek hoş değil ama ne yapayım. Hastasııyıııızzzzzzz; Devamını Oku »
7
Mart
2012
Dünyanın sonunun gelmesiyle ilgili şu sıralar bolca kehanet dönüyor etrafta. Yok marduk çarpıcakmışta yok dünya sular altında kalacakmışta gibisine şeyler. Şeker suratlımla benim daha yaratıcı fikirlerimiz var bu konuda. 😆 Benim için dünyanın sonu yürüyen ölüler etrafta arzı endam ederek dolaşmaya başladıklarında gelecek. O yamuk ayaklılar oramızı buramızı kırt diyerek ısıraraktan bizide kendileri gibi leş kokulu yürüyen ölülere çevirecekler. Tabi siz öylece kalıverin. Deprem için, yangın için diğer doğal afetler için sorumluluk sahibi bireyler olduğunuzdan hazırlık yaptınız fakat yürüyen ölüler için yapmadınız değil mi? Benim planıma göre hastalık yayılmaya başlamadan önce en yakın Bimden gerekli konserve, su, le-cola, le-fanta,le gazoz- ve le-falan fistan hepsini eve yığdıktan sonra durumu uzaktan izlemek var. Şeker suratlım markettekileri aladursun benimde tez zamanda bi yerlerden silah bulmam gerekiyor. Evdeki oklavayla nereye kadar? Bizim buralarda şerif Rick Grimes bulunmadığı için bi yerlerden polis şefide bulmak gerekiyor ki. Onun grubuyla takılalım. Çadır falan kuralım, sonra gelsin bizi yesinler. Yok yani uyuz olmaya başladım şu walking dead olayına. O kadar bölümü el kadar kız nerede diye aramakla geçsin, sonra kız yürüyen ölü olarak ambardan çıkıversin. Olmaz ki böyle. Sonrada sinirlerim bozulup böyle hayaller felan…Neyse son bölümde biraz toparladılar gibi. Gerizekalı carl veledi o yürüyen ölüye taş atıyo gülüyo felan. Ohooo bizim zamanımızda öyle miydi ya. Biz gider istop oynar bisiklet sürer çiçek toplardık. Ahh ahhh! Devamını Oku »