14
Ağustos
2011
Çok acıklı bir yemek tarifi vereceğim sizlere. oldukça acıklı ve acılısıda pek lezzetli olan bir tarif bu. Yaparken gözyaşlarınıza hakim olamayacak, tişörtünüzün kollarını sırılsıklam yapacaksınız. Kırmızı, kıpkırmızı gözlerinizin sorumluluğunu üzerime almıyorum ama yediğiniz parmaklarınızın hesabını da vermeye oldukça hazırım.
8
Ağustos
2011
Yok milletin gözü kalır, yok kiri isi pası çok olur, yok aç varsa kokar, diye… diye… bir gün olsun mangal yapamadım şu balkonda. . Hani komşuların küfür etmeyeceklerini, itfaiye yada polis çağırmayacaklarını bilsem yakacağım çatır çatır o mangalı. Vicdanımda rahat bırakmıyor ki şööyle bir is içinde gözüm yaşara yaşara yakayım şunu. Uff bu kadar da kibar olunmaz ki!
Neyse efendim oruçlu halimle ,devrik cümleler denizinde mangallı hayaller içinde süzülürken ettiğim gafların kusuruna bakmayın lütfen. Köfteyi mangalda yemek gibi bir hayalim olupta apartmanda oturunca kendimce mini çözümler üretiyorum. buda onlardan biri çakma şiş köfte aslen ama ben daha karizmatik bir isim koymayı uygun buldum. Şimdi bu hellimi domatesi patlıcanı ve misler gibi sarımsaklı köfteyi şişe takıp mangalda çevirmek vardı. Ahhh! Ahhhhhhhh! ne yapalım elimizden gelen bu. Bu ama buda öyle bir tatki anacım aratmıyor mangalı. Sarımsak tadı srbzelerede geçiyor kokusuyla ve tadıyla yiyenleri mest ediyor beni etti yani. Eşimide etti. Sizde yapın ve mest olun.
8
Ağustos
2011
Geçenlerde müdehher ablamlara iftara davetliydik. Yemekleri her zamanki gibi bizi mest etti. Eşim ablasının yemeklerinden o kadar çok yedi ki. Gece boyu kıvrandı, sonrada bi daha bu kadar çok yememe müsade etme benim dedi. Soda falan fayda etmez böylesi mide ağrısına. Tamam yemekler enfes olabilir , sizde yorucu bir günün ardından acıkmış olabilirsiniz ve hatta oruç yüzünden tansiyonunuz tepe taklak gelmiş olabilir ama lütfen. Sofraya oturunca gömülmeyin öyle yemeklere. Yavaş ve küçük lokmalarla yiyin. Arkanızdan bi koşturan olduğunu falanda sanmıyorum. E o zaman bu acele niye ? Şu amerikalı profesörler otu çöpü araştırıyorlar ya bunu da araştırmışlar biliyormusunuz? Buna göre yemek yemeye 10 dakika yerine 30 dakika ayırarak, 70 kalori daha az almış oluyormuşuzz. Durum şu ki, vücut sisteminizin doyduğunu idrak etmesi için gereken süre 30 dakika. Bu kadar dakikada anca anlayabiliyor doyduğunu. Sonuçta midemizin, bizim tam çiğneyemeden hüplettiğimiz et parçasını yerimize parçalara ayıracak dişleri yok. Hızlı yemek yediğimizde midemiz, bu ağır yükün altında eziliyor ve bunun sonucunda yeterli hazmı sağlayamıyor. Bu sorun da çeşitli mide rahatsızlıklarına neden oluyor, uf oluyor midemiz.
Neredeeen… nereyeee … Ben size ablamın yaptığı böreği anlatayım. Hazır yufkayla yaptığı böreğinin içine kemiksiz tavuk göğsü ve beşamel sos koymuş. Üzerinede galeta unu dökmüş. Mis gibi ve yumuşacıktı. Ben tarifi biraz değiştirdim. Bu arada tereyağlı milföy çıkarmış superfresh. Fırında pişerken gözlerim kocaman ağzımın suyu aka aka baktım milföylere. Tadı harikaydı elbette ama kokusu. Ahhh işte o kokusu, bitirdi beni resmen.
Devamını Oku »
8
Ağustos
2011
Mezgit balığını ilk defa iş seyahati yüzünden oldukça yoğun günlerimizden bir nebze olsun kurtulabilmek için Antalya’dan gökovaya gittiğimizde tanıdım. kendisi pek yumuşak, pek kılçıksız , pek hafif bir balıktı. Deniz dalgalarıyla sallanıp duran balıkçı teknesinde ilk yarım ekmeğimden bir ısırık aldığımda balıkçıya ocağa bir yarım daha atmasını söyledim. Diğer tüm arkadaşlarım gibi. zamanında elli yedi kilo çeken bedenime iki tam bir çeyrek balık-ekmek sığdırabilmiş ve üstüne bir damla cola içecek yer dahi bulamamıştım. Boğazıma kadar mezgitle doluydum ama damağım hala açtı. Off Allahıım o nasıl bir lezzetti öyle? Madem bir kere tattım artık bu enfes şeyin bağımlısı olmuştum. Bundan o kadar çok bahsettim ki onca işimizin arasında sırf ben birazcık çenemi kapalı tutayım diye tekrar gittik oraya. Yalnız bu defa sadece iki yarım yiyebilmiştim. Birgün yolunuz düşerse Gökovaya o minicik balıkçı teknelerinde yemeye karar verdiyseniz mezgit balığını. Köprünün hemen altındaki tekneyi tercih edin. Mini hafızam teknenin adını hatırlamıyor olsa da çok şirin bir karı-kocanın burayı işlettiğini hatırlıyor.
İglonun dondurulmuş mezgit kutusunu gördüğümde aklımdan hemen enfes bir balık ekmek ziyafeti çekmek geçti. Ama bizim evde tekne yoktu böyle olunca yarım ekmeği bile mideme indirmekte oldukça zorlanabilirdim. Bnde kutuyu sepetime alıp evin yolunu tuttuğumda mezgitli hayaller kurmaya devam ettim. Hyallerim iglonun sitesindeki bu tarifi görünce son buldu. Hemen yapayım ama biraz değişiklikte lazım dedim. . 6 parçadan oluşan mezgit karelerinin 2 tanesi bir insan için yeterli olabiliyor. Fakat ben üç tane indirdim mideme. Afiyet olsun bana. Ama löp löp et, yağ, şeker olmasın.
8
Ağustos
2011
Sizi dehşete düşüren bir tarifle daha karşınızdayım. Tatatataaaam ! (buradaki müziğin sesini ben duyabiliyorum) İşte huzurlarınızda dışındaki yumuşacık kekiyle ısırılmayı bekleyen, içerisindeki sıcacık akışkan çikolatasıyla bizleri büyüleyen tat. SUFLEEEEEEE!