6
Temmuz
2011
Eşim rokayı hiç yiyemiyor, nasılsa sevmiyor. Oysa beni tarlaya bıraksalar roka, tere falan ne varsa siler süpürürüm. Giritli tarafım pek otçul anlayacağınız. Fıkrası bile vardır bunu. Sahi bilmeyeniniz varmı?
Devamını Oku »
6
Temmuz
2011
Tam tembel işi bi tarif vereceğim sizlere. aslında bu tarifi portakal ağacından aldım. Yani attım tuttu dersem olmaz şimdi. Basit işte çok basit bir yemek. Yapmazsanız olmaz türünden bişey. Sebzeleri doğrayıp tencereyi ocağa koyuyorsunuz. Sonrada ayaklarınızı uzatıp pişmesini beklerken tivi izliyorsunuz. Hepsi bu kadar… Nasıl mı? Şöyle ki;
Devamını Oku »
4
Temmuz
2011
Cheesecake furyasına bi kaptırdınız mı kendinizi, çeşit çeşit meyvelerle deneme fikri bulaşıyor zihninize. Böyle her daim aaa çilek, aaa erik, aaaaa kiraz, bununlada deniyim, bununlada yapıvereyim diyorsunuz kendinize. Tarifimdeki ölçüler limonlusunda olduğu gibi aslında, en büyük değişiklik limon yerine şeftali kullandım. Bunun sebebide dolabın bi köşesinde unutulmuş gariban ve pörsümüş fakat tam aksine okadar ballı ve sulu şaftaliler. ohhhhh, ağzınızın suyu aktı değilmi?
Devamını Oku »
3
Temmuz
2011
Dolapta çürütme noolur beni diye yalvaran kıymayla başbaşa kaldım. Ayaklarımsa yeter artık lütfen uzat beni koltuğa doğru, topuklarım şööle bi rahatlasın diyorlar. O kadar tembel hissediyorum ki kendimi.. Kalan vakitlerimi Tv başında bön bön yok ayşegülün suçu ne ki? bezel? fırtlar vadisi izleyerek geçirebilirim. Uff ya ama benim japonumsu şirin eşim açken bu yapılırmı be. Topla kızım kendini. Valla ya. Geç bakalım mutfağa . GEÇ! GEÇ! GEÇ! Al şu kıymayı dolaptan, azcık kessin sesini. At bakalım kafandan bi yemek. tutturursun muhakkak.
Devamını Oku »
Azcık ucundan Samsunluyum. Şöyleki; babaannem Samsunlu , yani anası, babası, kendisi Samsunlu. Bu durumda Samsunluluk bende var. E Samsunda Trabzonla komşu sayılır. Bu durumda kuymak yapmazsam olmaz öyle değilmi. Kuymakta bildiğimiz adıyla muhlama. Şimdi Samsunluyum dedim, kuymak yapabilirim dedim, ama bu yemeği ilk nerede yedim onu demedim. Bizim bu Karşıyakada ismi fofuli olan şirin mi şirin karadenizli bir çiftin işlettikleri kahvaltı salonunda yedim. Karadeniz ağzıyla “pi çay deha alıirmisunuz?”deyişi varya amcamın, bitirdi beni. Muhlama sahanı böyle üzerinden dumanlar çıkara çıkara masamıza geldiğinde yanında mısır ekmeğide verdiler. Ama öyle incecik unlu mısır ekmeklerinden değil. Bildiğiniz has iri taneli mısır unundan, ekmekleri de eşi yapıyormuş zaten. Biz hemen tahta kaşıklarla saldırıya hazırlandığımız esnada amcacık.” uyy amman ha tilunuzu yakmasuuz” deyiverdi. O andan sonra tavaya üfleye üfleye yaklaşıp on dakikadan az sürede tüm sahanı sildik süpürdük. OHHHHHH! Kahvaltı salonundan mutlu mesut ayrıldığımızda evde bakır sahanımın olmadığını. Bunun benim mutfağım için büyük kayıp olduğunu düşündüm. Pamuk annem kızım bu çok güzel sen onu vitrinine süs yap demesine rağmen şimdi onunla acımadan muhlamalar ve bilumum sahanda yumurtalar hazırlıyorum.
Devamını Oku »