Dün anneler günüydü. Tek bir güne sığdırılamayacak kadar kutsal annelerimize hediyeler aldık. Benim annem o kadar çok çay içer ki. Onu göremediğim zamanlarda hep aklıma elinde ajda bardağıyla koltuğuna oturmuş bulmaca çözen sevimli minik bir kadın gelir aklıma. Aslında anne tarafımın hepsi böyle. Ellerindeki çay bardaklarıyla yaşıyorlar. Sabah Akşam ne zaman arasam; Ne yapıyorsunuz sorusunun cevabı olarak muhakkak “çay içiyoruz” cevabını verirler. Aile sohbetlerinin bir numaralı malzemesi; Çayın nasıl yapıldığı, hangi markalı hangi ürünle harmanlandığı olur. İşte sırf bu yüzden bizim eve gelinecekse eşim sucuyu arayıp bir bidon fazladan getirtir. Biz üç kardeş mutfakla salon arasında elimizde tepsilerle bu çay canavarlarına yetişmeye çalışırız. Bende bu sene ki anneler günü için anneme elektrikli semaver almayı akıl ettim. Bu sayede hem çay demleme işini aza indirmiş olacağız hemde annemleri demleme esnasındaki o amansız bekleyişten kurtaracağız. Neyse efendim. hediyesini vermek maksadıyla kahvaltıya giderken cevizli ekmek yapmak istemiştim ama dolapta cevizin kalmadığını görünce bir tane kaşarlı ekmek ve bir tanede kepekli ekmek yapıverdim. hayallerimi süsleyen cevizli ekmeği ise dün akşam yapabildim. tarifini şimdi yayınlıyorum. Akşam ki soframıza teşrif edecek kendisi;
1+1/3 kup su
2 küçük kaşık tuz
2 büyük kaşık şeker
2 büyük kaşık yağ
1/2 kap kırık ceviz içi
1/2 kup kepek unu
4 kap buğday unu
1+1/2 aktif maya
Malzemeleri sırasıyla hamur teknemize koyuyoruz. Makinemizin beyaz ekmek yapan programını seçiyoruz. Çıkan ekmeği. yanına bir bardak taze demlenmiş çayla kuru kuru bile yiyebilirsiniz. Sonuç o kadar güzel oluyor yani.
Benim eşim tam bir patates canavarı. Her türlüsüne bayılıyor bu ekmeğin içinde kaşar ve patates olduğunu duyunca derin bir off çekti. Sabah kahvaltısına yumulacağız kendisine. Rendenin ince kısmıyla patatesleri rendelediğim için fotoğraflarda görünmüyor. Henüz denemedim ama bir daha ki sefere patates miktarını arttırıp rendenin büyük kısmını kullanacağım. Bu ekmek tost makinasında cızırdarken enfes bir koku salınıyor etrafında. Üzerine biraz tereyağı sürüp bir bardak taze çay ile içtiğinizde yan gelmeniz an meselesi. Bu yazıyı işyerimdeki masamdan yazıyorum. Ekmekler evde beni bekliyor ve ben onları çok özlediğimi farkettim. Bu özlem kısa sürecek çünkü onlara mideme götüreceğim.
1+½ kap su
2 küçük kaşık tuz
2 büyük kaşık şeker
2 büyük kaşık kaşar rendesi
2 büyük kaşık patates rendesi
2 büyük kaşık yağ
4 kap un
1+½ küçük kaşık kuru maya
Tarif beyaz ekmeğin aynısı aslında. Tek fark 2 şer kaşık kaşar ve patates rendesi içeriyor olması. Kurallar da aynı hiç değişmedi. Malzemeyi makineneizin hamur teknesine sırayla koyuyorsunuz. Özellikle suyun içerisine mayanın karışmasına izin vermiyorsunuz. Bu ekmekte makinanın 1 numaralı programıyla pişiyor ve yaklaşık 900 gr luyor. Hadi bakalım afiyet olsun.
6
Mayıs
2011
Bu tarif Portakal Ağacından seçme. Bana orada yazan domates miktarı fazla geldiği için azalttım, içine egeli olarak zeytinyağı eklemezsem olmazdı, e onuda ekledim. Tabii içine kuru nane katıp çorbayı renklendirmezsem çatlardım, artık orjinal tarifi çok fazla tahrif etmiş durumdayım. Ama çorba pek güzel oldu doğrusu, servis ederken tereyağlı kızarmış beyaz ekmekle sunmayı düşünüyorum. Siz kaşar yada fesleğenle servis edebilirsiniz.
9-10 orta boy domates
1 litre kaynamış su
5-6 adet sarımsak
1 adet soğan
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çorba kaşığı kuru nane
tuz
Domatesleri ikiye bölerek borcama soğanımızla birlikte yerleştiriyoruz. 200°C fırında 20 dakika kadar közlüyoruz. Portakal ağacında hatice abla 160°C fırında 45 dakika közlüyor. Ben çalışan bir bayan olarak aceleci davranıyorum. Domatesleri çok yüksek ısıda şoka sokmayı tercih ediyorum. Neyse efendim zeytinyağını tenceremizde kızdırıyor üzerine bir litre suyumuzu boca ediyoruz o fıkır fıkır kaynadığında üzerine sarımsakları, domatesleri, soğanı, tuzu ve naneyi katıyoruz. El blendırı yardımıyla çorbadaki malzemeleri eziyoruz. Bir taşım kaynayan çorbamız mideye yollanmaya hazır duruma geldi bile. Hadi bakalım afiyet olsun.
6
Mayıs
2011
Offff Offff Offff işte bu çok iyi bir tarif. Pamuk yumuşaklığında çikolata. Yanına süt mükemmel yakışıyor. Eşim çok fazla çikolata sevmiyor. Onun hakkınıda ben indirdim mideye. Daha ne olsun. Yapılışı hiç zor değil. Ben bu tarifi nette gezinirken Bizim Pastane adlı blogdan aldım. azıcık değiştirdim ama. Malzemeler her evde bulunabilecek cinsten. Bitter çikolata 120 gr %85 kakao oranına sahip olduğunda tatlı çok ağır oluyor. Bunun yerine ben yarısını %85 kakao ve yarısını %54 kakao oranlarına sahip çikolatalarla yaptım. İstenirse Daha az kakao tadı için sadece %54 kakao oranına sahip çikolata kullanılabilir.
60 gr %85 kakao oranlı bitter çikolata
60 gr %54 kakao oranlı bitter çikolata
1/3 bardak krema
yarım çay kaşığı kahve
1 yemek kaşığı su
2 yumurta
2 yemek kaşığı şeker
yarım tatlı kaşığı vanilya
Çikolatamızı kaynayan su dolu tenceremizin içerisine kuru ve ısıya dayanıklı bir kapla birlikte oturtuyoruz. su kaynarken içindeki kapta bulunan çikolata yavaş yavaş erimeye başlayacaktır. (Bu işleme benmari usulü deniyor) Çikolata tamamen eridikten sonra, içerisine kremamızı ve 1 kaşık su ile erittiğimiz kahvemizi çikolatamızın içerisine döküyor ve çırpıp kenara ayırıyoruz. Aslında sıcak suyun içerininde beklemeye devam etsinler yoksa çikolata katılaşmaya başlar.
Yumurtaları, 1 yemek kaşığı su ve 2 yemek kaşığı şekeri ısıya dayanıklı kaba alıyoruz. Kabı içinde su kaynayan tencereye oturtuyoruz. O öyle otura dururken biz boş durmuyor içindekileri iyice karıştırıyoruz. Yumurtaların pişmesini önlemek için karıştırmayı hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Karışımımız kaynamadan ve yumurta pişmeden hafif kremsi bir hal aldığında, kabı içinde su kaynayan tencereden alıyoruz. Mikserin yüksek hızında, tamamen soğuyup yumuşak krema kıvamına gelene kadar çırpma işlemine devam ediyoruz.
Yumurtalı karışımın üçte birini erimiş çikolataya katıp karıştırıyoruz. Sonra bunu yumurtalı karışıma ekleyerek, sadece bütünleşinceye kadar nazik nazik karıştırıyoruz. Ben musu 2 büyük kahve fincanına katıp buzdolabında 1~2 saat bekletip üzerindeki taze çileklerle servise sundum. Evimiz henüz iki kişiden oluştuğu için bu daha fazla pay demek oluyor sonuçta. Sizin paylaşacağınız kişi sayısı fazlaysa daha küçük kaplara pay edebilirsiniz.
6
Mayıs
2011
Veeee karşınızda egenin incisi, mayhoş tadıyla dilinizi buran, mideye inerken elinizde olmadan Ohhh beee diyeceğiniz zeytinyağlı semizotu. Ispanağın amca oğlu olur kendisi. Ispanağı kullandığınız gibi onuda yemeklerde kullanabilirsiniz, çekinmeyin. Sarımsaklı, yoğurtlu yediniz şimdiye dek. Sofranıza meze ettiniz. Ama şimdi bu duruma dur deme vakti geldi. Şöyleki :
1 demet taze semizotu
1 kuru soğan
2 taze domates
arzu edenler için yarım çay bardağı pirinç
zeytinyağı
tuz
Zeytinyağımızı kızdırıp içine soğanımızı ve biberimizi katıyor bir güzel kavuruyoruz. İçine küp küp doğradığımız ( benimkiler küpe pek benzemiyor doğrusu, hepsi yamuk yumuk oldu) domateslerimizi ekliyor ve domateslerimiz rahmetli olunca üzerine semizotlarını doğruyoruz. Biraz karıştırdığımız yemeğimizin kapağını kapatıyor ve kaynayana kadar altını kısıyoruz. Arzu eden içine yarım bardak pirinç katabilir. Tuzunu eklemeyi unutmayın sakın. Yemeğimiz soğuduğunda yanında yoğurtla birlikte servis edebiliriz. Hadi bakalım afiyet olsun.